Bul
App Store Google Play

Diyetkolik'i telefonunda kullan

sitede bul
Reklamsız Kullan
facebooktwitterlinkedinwhatsappmail
Diyetkolik Diyetisyenim 14.03.2020 6 dakikada okunur
yorumlar
1
kaydet

12 soruda Koronavirüs

Koronavirüs ile ilgili ne kadar güvenilir olduğundan emin olmadığımız sayısız bilgi dolaşıyor etrafta. Kafamızda daha çok soru oluştukça cevaplardan da uzaklaşıyoruz. Bilgisizlik telaşa, telaş paniğe, panik de paranoyaya dönüşüyor.

12 soruda Koronavirüs

Doktorların ve uzmanların koronavirüs ile ilgili sorulara verdikleri cevapları derledik. En azından temel sorulara basit cevapları bu yazıda bulabileceksiniz.

COVID-19 koronavirüs, neden gripten daha korkutucu?

Kış aylarında grip olduğumuzda ortalama 1,3 kişiye bulaştırırız. SARS-CoV-2 adındaki ve COVID-19’a neden olan virüs ise tek bir insandan 2 - 4 kişiye ulaşıyor, yaklaşık olarak 3 katı daha bulaşıcı. Üreme hızının yüksekliği, COVID-19’u diğer grip türlerinden daha tehlikeli hale getiriyor, çok hızlı yayılıyor ve çok çabuk harekete geçiyor. Risk altında olmasak bile toplum sağlığı gereği bulaşmasını engellemede yardımcı olmamız gerekiyor.

Koronavirüs’ün ölüm oranı düşük deniyor, doğru mu?

50 yaşın altındaki kişiler için koronavirüs ölümcül değil, normal gripten 20 kat daha yüksek olmasına rağmen ölüm nadir görünüyor.
Ancak 50 yaş üstündeki aile üyelerimiz için virüs çok büyük tehlike yaratıyor. 
Dünya Sağlık Örgütü, ölüm oranının %3,4 olduğunu açıkladı. Bu oran koronavirüsün normal gripten 100 katı daha yüksek olduğu anlamına geliyor. 
Bu rakamları verirken, ölümcül olmasının yaş sınırına göre değiştiğini hatırlamamız gerekiyor. Genelde %3,4 olan bu oran 50 yaş üzerinde %9-19’a kadar yükseliyor. 80 yaş ve üzeri ölüm oranı ise %14.

Toplum olarak korunmak salgını engelleyebilir mi?

Virüsten korunmak için toplum olarak hareket edilmesi gerekiyor. Sağlık hizmetlerinin yerine getirilmesi için  hastaneleri gereksiz yere kalabalıklaştırmaktan, yayılmasını engellemek için hijyen kurallarını uygulamaya kadar üzerimize düşen her görevi harfiyen uygulamamız gerekiyor. Salgından topluluk olarak korunmak, yayılmasını yavaşlattığı gibi ölüm oranını da düşürecektir.

SARS, MERS, H1N1 çok daha ölümcülken, koronavirüsten neden daha çok korkuyoruz?

COVID-19’da korkutucu olan virüsün ölüm oranı değil, yayılma hızı. Bulaştığı insanı öldürme gücünün zayıf olmasından çok, daha fazla insana ulaşarak ölüm riskini artırması tehlikeli yapıyor.
Bir virüs ölümcül olduğunda yayılma hızı ve hassasiyet, bağışıklık sistemi tarafından kontrol edilebilir. 
SARS-CoV-2 adındaki ve COVID-19’a neden olan virüs tamamen yeni. İnsan vücudunun bağışıklık sisteminin bu türe karşı bir hazırlığı yok. Bizler her yıl grip geçiririz, virüs kendini değiştirse de hala vücudumuz tarafından tanıdıktır, aşılarla bağışıklık sistemimize tanıtırız. SARS-CoV-2 için aşı yok, 2021’in ilk 3 ayına kadar da aşının üretilip dağıtılması mümkün görünmüyor. Bu süreçte hepimiz tehlikedeyiz ve çok daha fazla insana bulaşma ihtimali söz konusu. Dünya Sağlık Örgütü Başkanı Tedros Adhanom Ghebreyesus asıl endişenin virüsün sağlık sistemleri zayıf ülkelere yayılması olduğunu söyledi.

Ne kadar insana bulaştı?

Virüsün kontrol altına alınamaması, tehlikenin boyutlarını artırıyor. Dünya nüfusunun %20’si ile %70’ine bulaşma ihtimalinden söz ediliyor. Bu yaklaşık olarak 1,5 milyardan 5 milyar insanın virüsten etkilenmesi anlamına geliyor. Ölüm oranının %2 olduğunu kabul etsek bile bu rakamlarla en az 30 milyon, en çok 100 milyon insanın virüsten ölme ihtimali bulunuyor.
Bu noktadaki en büyük sorunlardan biri gerçek ölüm oranını bilmememiz. Şu ana kadar kaç kişinin öldüğüne bakarak bir istatistik çıkartıyoruz. Virüs o denli hızlı hareket ediyor ki bilim insanlarının önlem almak ve sonraki adımı öngörmek gibi bir şansı olmuyor. 
191 kişinin hayatını kaybettiği İspanya'da ülke genelinde 'yarı karantina' ilan edilirken, İtalya'da can kaybı 1441'e ulaştı. Ölü sayısının 91'e çıktığı Fransa'da ise vakalar ikiye katlanarak 4 bin 500'e ulaştı. COVID-19 dan ölenleri sayısı tüm dünyada 5.500 ü aştı.

Ölüm oranını nasıl bilebileceğiz?

Dünyanın dört bir yanında global bir etki yaratan virüsün ne kadar insana bulaşmış olduğu bilinmiyor, normal bir grip sanılıp doktora gitmeyen insanlar var ve tüm ülkelerin ellerindeki rakamları net ve doğru olarak açıklamadıklarını düşünmeliyiz.
Elimizdeki bilgilerin az olması, önümüzdeki hafta ve aylarda durumun çok daha tehlikeli bir hale gelmesini mümkün kılıyor.

Yazın havalar ısınınca Koronavirüs ortadan kalkacak mı?

Bilmiyoruz. Yaz aylarında havaların ısınmasıyla koronavirüsün ortadan kalkabileceğine inanmak için elimizde bilgiler var. Bu bilgileri gribe olan benzerliğinden alıyoruz. Örneğin Koronavirüs’ün 14 gün kuluçka dönemi gribe benzemiyor. Singapur gibi sıcak iklim süren ülkelerde virüs görülüyor. Daha sıcak iklimlerdeki ülkelerde virüsün nasıl hareket ettiğini incelemek için zamana ihtiyacımız var. 
Virüsün kendisini göstermeden insan vücudunda yaşamaya devam etme ihtimali de bulunuyor. 
Yüzeyden bulaşmalarda yaz sıcağı virüsü engelleyebilse de insan vücudunda ne kadar dayanacağını bilmiyoruz. Ayrıca sıcak ülkelerden soğuk ülkelere taşınabilir, yer kürenin bir tarafı yazken diğeri kış yaşıyor. Ayrıca virüsün mutasyona uğramayacağından da emin değiliz ve bu ihtimal oldukça mümkün.

Aşı ne zaman çıkacak, koronavirüs nasıl durdurulacak?

Aşı geliştirilme aşamasında ancak henüz işe yarar bir hale gelmedi. Testler devam ediyor. Aşı bulunduktan sonra da üretim süreci başlayacak ve zaman alacak. Bazı gruplar aşıyı bulduklarını söylüyorlar, ancak onların bile üretime geçmesi ve dünyaya dağıtımını tamamlaması ciddi bir zaman ve süreç gerektiriyor.
Milyonlarca insan için aşı üretmek tahmin ettiğimizden daha zor bir işlem.
Ayrıca bu tür global salgınlarda devletler arasındaki işbirliği de gerekiyor.
En yakın ihtimalle 2021’in ilk 3 ayında aşımız olabilecek.

Kendimizi koronavirüsten nasıl koruyabiliriz?

Ellerimizi yıkayarak, su ve sabunu mümkün olduğunca çok kullanarak, ardından da el dezenfektanı kullanarak başlayabiliriz. Sabun çok önemli çünkü tek başına dezenfektanların yok edemeyeceği bakteri ve virüslere karşı en etkin korunma yöntemi. Sabun molekülleri, yağlıdır ve yüzeydeki hemen her yere dağılarak virüse kabuğundan tutunur. Su ile akıttığımızda sabunla beraber virüs de yüzeyden kayarak gider. Sabunun kayganlığında tutunabilecek virüs yoktur. 
El dezenfektanları virüsü etkisiz hale getirir ama hala yüzeyde kalmaya devam edecektir. 
Ellerimizi mümkün olduğunca sık sabun ile yıkamalıyız. 

Çin ve Güney Kore virüsü durdurdu mu?

Virüsün ilk çıktığı ve ilk yayıldığı ülkeler olan Çin ve Güney Kore’de koronavirüs devletlerin aldığı sert önlemlerle kontrol altına alındı. Bu aşırı sert önlemlere çok geniş karantina bölgeleri, sokağa çıkma yasağı gibi uygulamalar da dahildi. Buna rağmen haftalar ve çok sayıda ölüm sonrasında zorlukla kontrol altına alınabildi.
Ancak virüs Avrupa ve ABD’ye sıçradığında bu kadar sert önlemleri almak kolay olmayacaktır.
Okullar kapatılmalı, etkinlikler iptal edilmeli, ülke ve şehir değiştirmeler kısıtlanmalı, sosyal toplulukların büyük gruplar halinde bir araya gelmeleri engellenmeli. 
İtalya’da 1 ay boyunca bu önlemler alınacak ve sınırlar kapatılacak. Virüsü kontrol altına almaya çalışıyorlar.

Ne zaman normale döneceğiz?

Cevabını bilmediğimiz bir soru daha. Nisan 2020 olarak öngörülüyor ama haziranı da bulabileceği düşünülüyor. Sıcaklıklar virüsü öldürecek mi? Aşı 2021’de bekleniyor ve o tarihe kadar tam bir rahatlama yaşamayabiliriz. Geçen zamandan öğrendiklerimiz sayesinde daha doğru öngörüler yapabileceğiz. Ancak yine de sonbahara kadar kendimizi hazırlamamızda fayda var.

Panik nedeniyle hastalıktan daha kötü hale geliyoruz

Gerçekçi olalım, hazırlıklı olalım, sakin olalım. Devletlerden ve örgütlerden bilgi akışını sağlamalarını talep edelim. Riskleri azaltacak şekilde ve virüsten korunarak yaşayalım. Evde ilaç bulunduralım, dolaplarımızı dolu tutalım. Doğru bilgileri takip edeceğimiz kaynaklara kulak verelim.

KAYNAK

facebook twitter linkedin whatsappmail

Yorumlar

Yorum yapan
Esra Baysan

Esra Baysan Qu

16.03.2020
Yanıtla