Bul
App Store Google Play

Diyetkolik'i telefonunda kullan

sitede bul
Reklamsız Kullan
facebooktwitterlinkedinwhatsappmail
Diyetkolik Diyetisyenim 09.04.2022 9 dakikada okunur
yorumlar
0
kaydet

Lektin nedir?

Şekere bağlanan protein lektin zararlı mıdır? Vücuda ne gibi etikleri vardır?

Lektin nedir?

Antinutrient olarak da bilinen bir lektin, şekere bağlanabilen bir protein türüdür. Lektin bitkilerden hayvanlara ve mikroplara kadar neredeyse dünyadaki her organizmada bulunur. Birçok lektin türü bulunmaktadır ve bunlardan bazıları tamamen güvenlidir. Diğerleri ise bazı sağlık riskleri meydana getirebilir. Bu türler arasındaki farkı ise lektin miktarına ve onlara bağlanan karbonhidratların türü belirlemektedir. 

Tüm lektinler aynı şekilde zararlı değildir. Birçok lektin formu, sindirim sisteminden etkilenmeden geçer. Ve bitkilerde bulunan lektinler genellikle yenilebilir ve zararsız olarak kabul edilirken, yine de sağlık üzerinde olumsuz etkileri olabilir.

Ayrıca, sindirim enzimlerinin lektinler üzerinde çok az etkisi olmasına rağmen, ısıyla hızla parçalanabilir. Lektin kaynaklarını beş ila on dakika kaynatmanın, lektinlerin bağlanma yeteneğini tamamen ortadan kaldırdığı düşünülmektedir. 

Lektinler insan vücudu tarafından sindirilemezler. Bu nedenle de sindirim sisteminden zarar görmeden geçerler.

Hayvan çalışmaları, belirli lektin türlerinin bağırsak duvarındaki hücrelere bağlandığını ortaya çıkarsa da, bunların nasıl hareket ettiği konusunda kesin bir kanıt bulunmamaktadır. Bu, hücrelerle iletişim kurmalarını sağlayarak tepki vermelerine neden olur.

Hayvan lektinleri, immünolojik fonksiyon ve hücre proliferasyonu gibi çeşitli biyolojik fonksiyonlarda yer alır.

Araştırmaya göre, bitki lektinleri muhtemelen kanser tedavisinde rol oynayabilir. Diğer yandan, belirli lektin türlerinin yüksek konsantrasyonları bağırsak duvarına zarar verebilir. Tahriş sonucunda ishal ve kusma gibi belirtileri meydana gelebilir. 

Lektin Ne İşe Yarar?

Lektinler, karbonhidratlara (şekerler gibi) lego parçaları ile benzer şekilde bağlanan proteinlerdir. "Lektin", "seçmek" anlamına gelen Latince "lego" kelimesinden türetilmiştir. Bunlar, en büyük miktarları pişmemiş fasulye, tahıl ve bakliyatta olmak üzere, tüm bitkisel gıdalarda bulunabilen bir tür "anti-besin"dir.

Birçok bitki ve hayvan bazlı gıdalar lektin içerir, ancak tüketilen gıdaların yalnızca %30'u önemli seviyelere sahiptir.

Lektinler, antioksidan görevi görerek hücreleri serbest radikallerin neden olduğu zararlardan koruyabilir. Ayrıca, kan şekeri artışlarını ve yüksek insülin seviyelerini azaltmaya yardımcı olabilecek sindirimi ve glikoz emilimini yavaşlatırlar. Erken çalışmalar ayrıca, uzun süre yemek yiyemeyen hastalarda ve ayrıca lektinlerin kanser hücrelerini öldürme kapasitesinden dolayı anti kanser tedavilerinde bağırsak hücresi büyümesini yönlendirmeye yardımcı olmak için toksik olmayan düşük dozlarda belirli lektinlerin kullanımını araştırmaktadır. 

Baklagiller, kepekli tahıllar ve kuruyemişler gibi lektin açısından zengin gıdalar, çok sayıda büyük popülasyon çalışmasında daha düşük kardiyovasküler hastalık, kilo kaybı ve tip 2 diyabet riskleri ile ilişkilendirilmiştir. B vitaminleri, protein, lif, mineraller ve sağlıklı yağlar bu besinlerde bol miktarda bulunur. Sonuçta, bu yiyecekleri yemenin sağlığa faydaları, lektin zehirlenmesi riskinden çok daha ağır basmaktadır.

Lektinin Faydaları Nedir?

Lektinin faydaları aşağıda listelenmiştir.

  • Bağışıklık aktivitesini artırabilir:  Bitki lektinlerinin de konakçı immünolojik tepkisini arttırdığı gösterilmiştir. Patojenleri "silip süpüren" ve bir mikrop yendikten sonra geride kalan kalıntıları temizleyen uzman bağışıklık hücreleri olan fagositik hücrelerin aktivitesini artırabilirler. Ayrıca aktif enfeksiyonlara karşı korumayı artıran (hayvan çalışmalarında) immünolojik sinyal moleküllerinin sentezini artırdıkları da kanıtlanmıştır. Bu niteliklerden dolayı lektinler, kemoterapötik ve diğer aşıların etkinliğini artırmak için bir aşı adjuvanı olarak kullanılmıştır.
  • Anti-tümör aktiviteye sahip olabilir: Bitki lektinlerinin çeşitli formlarının lösemi, sarkom, hepatom ve meme kanseri gibi kanserlerde anti-tümör aktivitesine sahip olduğu gösterilmiştir. Yüzeylerindeki belirli karbonhidrat yapıları nedeniyle, lektinler kanserli hücreleri hedefleyebilir.
  • Kan şekeri regülasyonunu iyileştirebilir: Bazı bitki lektinlerinin kan şekeri regülasyonunu iyileştirmeye yardımcı olduğu belirtilmiştir, ancak bu çalışmalar yalnızca hücre ve hayvan çalışmalarında gösterilmiştir. 
  • Antimikrobiyal özelliklere sahip olabilir: Gerçekte, lektinler bitkiler tarafından böceklere, küflere, mantarlara ve diğer hastalıklara karşı kendilerini savunmak için büyük ölçüde kullanılır. Lektinler, mikropların yüzeyindeki karbonhidratlara bağlanarak patojenlerle savaşır. Bunun biyolojik aktiviteleri ve hücrelere bağlanma yetenekleri üzerinde etkisi bulur. Ayrıca bakteri veya mantar hücre duvarının bütünlüğünü tehlikeye atabilir. Bu  mekanizmalar, bağırsak florasını kontrol altında ve optimal durumda tutmaya yardımcı olabilir.
  • Lektinler sindirimi iyileştirmeye yardımcı olabilir: Bitki lektinlerinin, sindirim sisteminde, pankreas enzimlerinin salgılanmasını artıran kolesistokinin oluşumunu uyardığı ve besinleri parçalayıp besinlerden çıkarmaya yardımcı olan safra - önemli sindirim süreçlerini uyardığı bilinmektedir. Kolesistokinin ayrıca yiyecekleri sindirim sistemi boyunca hareket ettirmeye yardımcı olur ve orta bağırsak hareketliliğini (disbiyoza yol açabilen) uyararak durgunluğu önler.

Lektininin Zararı Var mıdır?

Lektin, bazı olumsuz etkilere yol açabilmektedir. Bu etkiler aşağıda listelenmiştir.

  • Lektinler, şeker gibi karbonhidratlara bağlanma şekli nedeniyle tehlikeli olabilir. Bazı lektin formlarından kaçınılmalıdır çünkü bunlar bazı zararlı etkilere yol açabilmektedir. Bu etkiler şu şekildedir.
  • Yetersiz beslenmeye neden olabilir: Bazı lektin türleri, vücudun besin değeri olan diğer maddeleri emiliminin engellenmesine yol açabilir. Bu durum da yetersiz beslenme gibi çeşitli ciddi sağlık sorunlara yol açabilir.
  • Zehirlenmeye sebep olabilir: Bazı lektin kaynakları önemli derecede zehirli olarak kabul edilmektedir. Örneğin hint fasulyesi, risin olarak adlandırılan güçlü bir lektin zehrine sahiptir.
  • Sindirim sisteminde hasar meydana getirebilir: Bazı lektin türleri, sindirim sistemi duvarına bağlanarak ciddi sağlık sorunlara yol açabilir. Belirli bir lektin olan fitohemaglutinin tüketmek, şiddetli karın ağrısı, ishale ve kusmaya yol açabilir.
  • Otoimmün hastalıklar: Lektin içermeyen diyetlerin bazı savunucuları, lektinlerin bağışıklık hastalıklarının semptomlarını şiddetlendirebileceğini iddia etmektedir. Ancak, bu etkiyi doğrulamak için daha fazla araştırmaya ihtiyaç duyulmaktadır. 

Lektin hassasiyetinin belirtileri Nelerdir?

Lektin hassasiyeti bazı besinlere olan alerji gibi ortaya çıkar. Aşağıda lektin hassasiyetinin belirtileri şunlardır. 

  • Yorgunluk
  • Otoimmün hastalıklar
  • Lektin içeren besinlerin tüketiminin ardından ortaya çıkan kaşıntı ve diğer alerji belirtileri
  • Eklem ağrıları
  • Bulantı ve kusma
  • Uyku düzensizliği
  • Şişkinlik
  • Kilo problemleri
  • Baş ağrısı ve migren

Lektin Hangi Besinlerde Bulunur?

Aşağıda lektin içeriği yüksek 6 besin verilmiştir.

  • Kırmızı barbunya fasulyesi: Kırmızı barbunya fasulyesi, bitki bazlı protein kaynaklarındandır. Bununla birlikte, düşük glisemik indeksine (GI) sahip iyi bir karbonhidrat kaynağıdır. Bu, şekerlerin kana daha yavaş karıştığı ve kan şekerinde kademeli bir yükselişe neden oldukları anlamını taşır. 

Kırmızı barbunya fasulyesi kilo vermeye katkı sağlayabilecek ve genel bağırsak sağlığı iyileştirebilecek çözünmeyen lif ve  dirençli nişasta açısından zengindir. 

Çiğ barbunya, fitohemaglutinin olarak adlandırılan yüksek düzeyde bir lektin içeriğine sahiptir. 

Bu besin çiğ veya az pişmiş şekilde tüketildiğinde aşırı mide bulantısı, kusma ve ishale yol açabilir. 

Bir lektin içeriği ölçümüne hemaglütinasyon birimi (hau) denir. Kırmızı barbunya fasulyesi taze yenildiğinde 20.000-70.000 hau içerir. Tamamen pişirildikten sonra yalnızca 200-400 hau içerirler, bu güvenli bir seviye olarak kabul edilir.

  • Soya fasulyesi: İyi bir protein kaynağı olan soya fasulyesi,  bakır,  magnezyum, manganez ve riboflavin gibi vitamin ve mineraller içermektedir. Buna ek olarak soya fasulyesi yüksek düzeyde lektin içeriğine sahiptir. Soya fasulyesinin de pişirilmesi, lektin içeriğinin kaybetmesini sağlar. Bu nedenle de yeterince yüksek bir sıcaklıkta ve yeterince uzun süre pişirildiğine dikkat edilmelidir. 

Yapılan araştırmalar, soya fasulyesindeki lektinlerinn 100°C sıcaklıkta en az 10 dakika pişirildiğinde, içerdiği neredeyse tüm lektininin ortadan kaldırıldığını göstermektedir. Bununla birlikte, fermantasyon ve filizlendirme, lektinleri azaltmada kullanılan diğer kanıtlanmış yöntemlerdir.

  • Buğday: Buğday, önemli bir gıda maddesidir. Rafine buğday ürünleri yüksek glisemik indekse (GI) içmektedir. Bu özelliği de kan şekeri değerlerinin yükselmesine yol açabilir. Bu ürünler aynı zamanda tüm besin maddelerinden arındırılmıştır. Tam buğday da bu ürünler ile benzer GI'e sahiptir, ancak tam buğday lif açısından daha zengindir. Bu yüksek lif içeriği, bağırsak sağlığını desteklemeye yardımcı olur. 

Özellikle buğday tohumu olmak üzere ham buğday, bir gram başına yaklaşık 300 mcg buğday lektini içerir. Pişirme ve işleme yöntemleri ile lektinlerin ortadan kaldırıldığı belirtilmektedir. Bununla birlikte araştırmalar, satın alınan tam buğdaylı makarnanın, üretim sırasında genellikle ısıl işlemlere maruz kalması nedeniyle lektin içeriğine sahip olmadığını göstermektedir. 

  • Fıstık: Tekli ve çoklu doymamış yağlar açısından zengin bir besin olan fıstık, iyi bir enerji kaynağıdır. Fıstık aynı zamanda antioksidan açısından yüksektir ve kalp hastalığı riskinin azalması gibi çeşitli sağlık yaralarına sahiptir. 

Yer fıstığının içerdiği lektinler ısıtıldığında azalma göstermez. Yer fıstığı lektin bulunmasına rağmen, sağlık açısından faydalarına dair kanıtlar tüm risklerden güçlüdür. 

Domates: Lif bakımından yüksek bir sebze olandomates, potasyum, folat ve K1 vitamini gibi çeşitli vitamin ve mineraller açısından zengindir. 

Antioksidan likopen, domateslerde en çok çalışılan moleküllerdendir. Yapılan bazı testlerde inflamasyonu ve kalp hastalığını azalttığı ve kansere karşı koruduğu gösterilmiştir.

Domatesler de lektin içerir, ancak şu anda insanlarda zararlı etkileri olduğuna dair bir kanıt bulunmamaktadır.

Yapılan bir çalışmada, domateste bulunan lektinlerinin bağırsak duvarına bağlandığı gösterilmiştir, ancak herhangi bir hasara sebep oldukları belirtilmemiştir. 

Patates: Patates, potasyum bakımından zengin bir sebzedir. Aynı zamanda folat ve C vitamini açısından da yüksektir. Patateste yüksek miktarda lektin bulunmasına rağmen, insanlar üzerinde herhangi bir önemli olumsuz etkisi hakkında kanıt bulunmamaktadır. 

Lektinleri Nasıl Azaltabilir?

Gıdalardaki lektinin azaltma yöntemleri aşağıda verilmiştir.

  • Fermente
  • Islatma ve Pişirme
  • Filizlendirme

1. Fermente

Faydalı bakteriler, fermantasyon sırasında tehlikeli bakterilerin çoğunu tüketmeyi ve dönüştürmeyi sağlar.

Bu, tamari, miso, tempeh ve natto gibi fermente soya ürünlerinin en sağlıklı bakteri popülasyonuna sahip olma sebebini açıklayabilir. Lahana gibi bazı sebzeler fermente edildiğinde, daha az oranda antibesin içerebilirler. Geleneksel olarak tahıl tüketen kültürler, tahılları hazırlamak için bir tür fermantasyon kullanmıştır. Fermente tahıllar, birada ve ekşi mayalı ekmekte bulunabilir.

Bu yöntemler, tüm lektinleri tamamen ortadan kaldırmaz. Özellikle fasulyedeki bazı inatçı lektinler, obu yöntemlere ne kadar süre maruz kalırsa kalsın hayatta kalır. Sonuçta, bu yöntemler herkes için olumsuz sonuçları tamamen ortadan kaldırmamaktadır. 

Çeşitli tahıl ve baklagillerde fermantasyon, fitat ve lektinleri etkili bir şekilde bozmaktadır. Örnek olarak, önceden ıslatılmış kahverengi fasulyelerin 48 saat boyunca fermente etmek, fitatta %88'lik bir azalmaya yol açar. 

2. Islatma ve Pişirme

Tahılları pişirmeden suda bırakılmalıdır. Suda bekletme süresinin uzunluğuna bağlı olarak lektin oranı düşmektedir. 

Gıdaları yüksek ısıya maruz bırakmak, kaynatma sırasında, lektinler, tanenler ve proteaz inhibitörleri gibi besin maddelerini bozulmasını sağlar. Gereken pişirme süresi,  besin bitkisine, besin maddesi türüne ve pişirme yöntemine göre değişmektedir. Genellikle daha uzun süreli pişirme, anti nütrientlerin daha fazla azalmasına sebep olur. 

3. Filizlendirme

Filizlenmiş tohum, bakliyat veya tahıllar da lektin içeriği daha azdır. Genellikle, filizlenme süresi arttıkça, daha fazla lektin ortadan kaldırılır. Filizlenme, bazı durumlarda (yonca filizi gibi) lektin aktivitesini artırabilir. Çeşitli tahıl ve fasulyelerin tohum kaplamaları lektin içerir. Kaplama, filizlendiğinde bozulur ve lektinleri çıkarır.

Lektin Tüketimini Azaltmak İsteyenler Hangi Besinleri Tüketebilir?

Lektine karşı alerjisi bulunan kişilerin gıda tüketiminde dikkatli olması gereklidir. Daha az lektin içeren ve lektin içermeyen besinler aşağıda verilmiştir. 

  • Brokoli
  • Soğan
  • Maydanoz
  • Brüksel lahanası
  • Tatlı patates
  • Yeşil muz
  • Avokado
  • Zeytin
  • Sızma zeytinyağı
  • Sorgum
  • Darı
  • Beyaz pirinç
  • Sarımsak
  • Mantar
  • Lahana turşusu
  • Organik et ürünleri
  • Organik yumurta
  • Ispanak, marul gibi yeşil yapraklı sebzeler
  • Mevsim meyveleri (kiraz, elma, nektarin, şeftali ve diğerleri)
  • Badem sütü (şekersiz, organik)
facebook twitter linkedin whatsappmail

İlk yorumu sen yap

Yorum yapan