Bul
App Store Google Play

Diyetkolik'i telefonunda kullan

sitede bul
Yazdır

Diyete Psikolojik Yaklaşım

Yayın Tarihi: 08/11/2012

Diyet kelimesi, Yunancada sağlıklı yaşam anlamına gelmektedir. İnsanlar için ise, diyet denince akla gelen, psikolojik zorlu bir süreç ve aç kalmaktır. Ki son zamanlarda diyetin sadece zayıflama diyeti olarak algılanması, zayıflığın güzellik olarak vurgulanması işimizi daha da zorlaştırmaktadır. Diyete Psikolojik Yaklaşım
 
          Diyet kelimesi, Yunancada sağlıklı yaşam anlamına gelmektedir. İnsanlar için ise, diyet denince akla gelen, psikolojik zorlu bir süreç ve aç kalmaktır. Ki son zamanlarda diyetin sadece zayıflama diyeti olarak algılanması, zayıflığın güzellik olarak vurgulanması işimizi daha da zorlaştırmaktadır.
          İnsanların özellikle kadınların bir çoğu ilkbaharla birlikte kilo verme yarışına girmektedirler. Büyük bir kararlılıkla başlanan diyetler yarım kalmakta, hedefine ulaşamamaktadır. Çünkü başlanan diyetler de kişi bireysel olarak ne kazanacağının farkında değildir. Davranış haline dönüştürmeden, sağlıklı kiloda olmak benim ne işime yarayacak sorusuna gerçekçi yanıtlar almadan başlanmaktadır.
         Medyanın baskısı, eşin, çevrenin eleştirilerinden kurtulmak ya da beğenilmek amacıyla diyetlere başlanıldığı görülmektedir. Kişinin amacı yoksa, sonuç da alınamayacağı ortadadır.
         Diyete başlamadan önce ve diyet sırasında motivasyonda bu konuda cok önemlidir. Bu yüzden amacımız belli istikrarlı ve gerçekçi olunmalıdır. Bir haftada 5 kilo gibi hedefler bizi zorlayacak, hedefimizin ulaşılabilir olmayacaktır.
       Duygusal durumumuz ile yemek yeme davranışımız arasında yakın bir ilişki vardır. Sıkıntı, öfke, üzüntü, endişe bazı kişilerde sevinç, yemek yemeğe itmektedir. O an ki duygusal durumumuz yediğimiz yemeğin miktarını, çeşidini tayin eder.
       Fizyolojik olarak sıkıntılı, öfkeli ya da üzüntülü( serotonin düşüklüğünde) olduğumuzda sindirim sistemimiz yemek yemeği kabul etmez. Mide bulantısı, iştahsizlık, yutma güçlüğü gözlemlenir.  Beyni muttu ve doygun hissettiren hormon serotonindir. İştah ve uykunun düzenlenmesinde rol oynayan çok önemli bir hormon olan serotonin ise beyinde salgılanır. Yediğimiz karbonhidratlar insülin salgılanmasını uyarırken, serotonin hormonunda da geçici olarak salgılanmasını sağlar. Beyinde serotonin azalınca tatlı yemek isteriz; özellikle çikolatada bol bulunan triptofan isimli aminoasit beyinde serotonine dönüşerek mutluluk verir. Yani duygu durum değişikliklerinde azalan serotonin düşüklüğünü yemek yiyerek artırmak istememiz bu sebeplerden biridir. Fakat böyle bir durumda kişi kendisini yemeğe iten nedeni bulduğunda diyetini de bozmamış olacaktır.
       Kısaca özetlemek gerekirse;
Kişi kendi isteğiyle, sağlıklı beslenme alışkanlığını kazanmaya çalışmalıdır.
Gercekçi ve kararlı olunmalıdır, sonuçta alınan kilolar 1 hafta ya da 1 ay gibi kısa sürede alınmamıştır.
Motivasyonumuz her daim yüksek olmalıdır.
Mükemmeliyetçi düşüncelerden uzaklaşılmalıdır. Bir öğünde ya da bir günde yapılan kaçamaklar ‘’battı balik-sezonu-acildi">balık yan gider’’ düşüncesiyle sağlıklı beslenmekten vazgeçilmemelidir.
 
 
                                         DİYETİSYEN ASUMAN KAPTAN

YORUMLAR

Diyete Psikolojik Yaklaşım

Diyetisyen Asuman Erdoğan
Yayınlanma Tarihi : 08/11/2012

Diyet kelimesi, Yunancada sağlıklı yaşam anlamına gelmektedir. İnsanlar için ise, diyet denince akla gelen, psikolojik zorlu bir süreç ve aç kalmaktır. Ki son zamanlarda diyetin sadece zayıflama diyeti olarak algılanması, zayıflığın güzellik olarak vurgulanması işimizi daha da zorlaştırmaktadır. Diyete Psikolojik Yaklaşım
 
          Diyet kelimesi, Yunancada sağlıklı yaşam anlamına gelmektedir. İnsanlar için ise, diyet denince akla gelen, psikolojik zorlu bir süreç ve aç kalmaktır. Ki son zamanlarda diyetin sadece zayıflama diyeti olarak algılanması, zayıflığın güzellik olarak vurgulanması işimizi daha da zorlaştırmaktadır.
          İnsanların özellikle kadınların bir çoğu ilkbaharla birlikte kilo verme yarışına girmektedirler. Büyük bir kararlılıkla başlanan diyetler yarım kalmakta, hedefine ulaşamamaktadır. Çünkü başlanan diyetler de kişi bireysel olarak ne kazanacağının farkında değildir. Davranış haline dönüştürmeden, sağlıklı kiloda olmak benim ne işime yarayacak sorusuna gerçekçi yanıtlar almadan başlanmaktadır.
         Medyanın baskısı, eşin, çevrenin eleştirilerinden kurtulmak ya da beğenilmek amacıyla diyetlere başlanıldığı görülmektedir. Kişinin amacı yoksa, sonuç da alınamayacağı ortadadır.
         Diyete başlamadan önce ve diyet sırasında motivasyonda bu konuda cok önemlidir. Bu yüzden amacımız belli istikrarlı ve gerçekçi olunmalıdır. Bir haftada 5 kilo gibi hedefler bizi zorlayacak, hedefimizin ulaşılabilir olmayacaktır.
       Duygusal durumumuz ile yemek yeme davranışımız arasında yakın bir ilişki vardır. Sıkıntı, öfke, üzüntü, endişe bazı kişilerde sevinç, yemek yemeğe itmektedir. O an ki duygusal durumumuz yediğimiz yemeğin miktarını, çeşidini tayin eder.
       Fizyolojik olarak sıkıntılı, öfkeli ya da üzüntülü( serotonin düşüklüğünde) olduğumuzda sindirim sistemimiz yemek yemeği kabul etmez. Mide bulantısı, iştahsizlık, yutma güçlüğü gözlemlenir.  Beyni muttu ve doygun hissettiren hormon serotonindir. İştah ve uykunun düzenlenmesinde rol oynayan çok önemli bir hormon olan serotonin ise beyinde salgılanır. Yediğimiz karbonhidratlar insülin salgılanmasını uyarırken, serotonin hormonunda da geçici olarak salgılanmasını sağlar. Beyinde serotonin azalınca tatlı yemek isteriz; özellikle çikolatada bol bulunan triptofan isimli aminoasit beyinde serotonine dönüşerek mutluluk verir. Yani duygu durum değişikliklerinde azalan serotonin düşüklüğünü yemek yiyerek artırmak istememiz bu sebeplerden biridir. Fakat böyle bir durumda kişi kendisini yemeğe iten nedeni bulduğunda diyetini de bozmamış olacaktır.
       Kısaca özetlemek gerekirse;
Kişi kendi isteğiyle, sağlıklı beslenme alışkanlığını kazanmaya çalışmalıdır.
Gercekçi ve kararlı olunmalıdır, sonuçta alınan kilolar 1 hafta ya da 1 ay gibi kısa sürede alınmamıştır.
Motivasyonumuz her daim yüksek olmalıdır.
Mükemmeliyetçi düşüncelerden uzaklaşılmalıdır. Bir öğünde ya da bir günde yapılan kaçamaklar ‘’battı balik-sezonu-acildi">balık yan gider’’ düşüncesiyle sağlıklı beslenmekten vazgeçilmemelidir.
 
 
                                         DİYETİSYEN ASUMAN KAPTAN