Bul
App Store Google Play

Diyetkolik'i telefonunda kullan

sitede bul
Reklamsız Kullan
facebooktwitterlinkedinwhatsappmail
Diyetkolik Diyetisyenim 18.10.2020 8 dakikada okunur
yorumlar
1
kaydet

En yaygın görülen 6 yeme bozukluğu

Beslenmeye dair normal davranışlar olarak gösterdiğiniz tutumlar aslında bazı yeme bozukluklarının habercisi olabilir ve sonrasında sizi daha ciddi tablolara sürükleyebilir.

En yaygın görülen 6 yeme bozukluğu

Yeme bozuklukları sağlıksız yeme alışkanlıklarının gelişmesine neden olan bir dizi psikolojik durumdur. Beslenme uzmanlarının ve psikolojik uzmanların birlikte müdahalesini gerektirirler. Ağır vakalarda, yeme bozuklukları ciddi sağlık sorunları doğurabilir ve tıbbi müdahalelere rağmen ölümle sonuçlanabilirler. Herhangi bir yaşam evresinde herhangi bir cinsiyeti etkileyebilse de, çoğunlukla ergenlerde ve genç kadınlarda görülür. Gençlerin %13’ü 20 yaşına kadar en az bir yeme bozukluğuyla karşı karşıya kalabilir. Her yeme bozukluğu çeşitli semptomlar gösterebilir ve ciddi komplikasyonlara neden olabilir. Bu makalede sizler için en sık görülen 6 yeme bozukluğunu anlatıyoruz.

Yeme bozukluklarına neler sebep olur?

Uzmanlar yeme bozukluklarının çeşitli faktörlerden kaynaklanabileceğini bildiriyorlar. Bunlardan bir tanesi genetik.  Doğumda ayrılan ve farklı aileler tarafından büyütülen ikizlerde gelişen bozukluklar ile ilgili yapılan araştırmalar bize kalıtımın etkili olduğuna dair bazı kanıtlar sunmaktadır. Öyle ki, bir ikiz yeme bozukluğu geliştiriyorsa diğer ikizin de ortalama %50 oranında gelişme olasılığı olduğu belirtiliyor. Kişilik özellikleri başka bir faktör olarak gösteriliyor. Özellikle nevrotiklik (güvensizlik, yüksek kaygı), mükemmeliyetçilik, düşük öz saygı genellikle yeme bozukluğu geliştirme riski ile bağlantılı üç kişilik özelliğidir. Diğer potansiyel nedenler arasında güzellikle ilgili yaratılan algının incelikle bağdaştırılması, görselliğin ön planda olduğu meslek seçimleri, kültürel yeme tercihleri ve sosyal medyaya fazla maruziyet gibi faktörler vardır. Bu yüzden, bazı yeme bozuklukları Batı’nın zayıflık ideallerine maruz kalmamış kültürlerde neredeyse hiç görülmemektedir. Son zamanlarda uzmanlar beyin yapısı ve biyolojisindeki farklılıkların yeme bozukluklarının gelişiminde de rol oynayabileceğini öne sürmüştür. Özellikle serotonin ve dopamin düzeyleri bu faktörler arasında olabilir.

1.Anoreksiya nervoza

Anoreksiya nervoza muhtemelen en iyi bilinen yeme bozukluğudur. Genellikle ergenlik veya genç erişkinlik döneminde gelişir ve erkeklerden daha fazla kadınları etkilediği gözlemlenmiştir. Anoreksisi olan insanlar, tehlikeli derecede zayıf olsalar bile kendilerini kilolu olarak görürler. Kilolarını sürekli izleme, belirli yiyecek türlerini yemekten kaçınma ve kalorileri ciddi şekilde kısıtlama eğilimindedirler.

Anoreksiya nervoza’nın yaygın semptomları arasında:

  • Benzer yaş ve boydaki insanlarla karşılaştırıldığında dikkat çekici derecede zayıf olmak,
  • Oldukça kısıtlı yeme alışkanlıkları,
  • Kilo alımı olmamasına rağmen beslenme alışkanlıklarının kilo aldırma riskine karşı geliştirilen ciddi kaygı,
  • Belli bir kiloyu korumak için acımasız egzersiz yönelimi ve yiyeceklere gösterilen isteksizlik,
  • Vücut ağırlığının veya şeklinin benlik saygısı üzerindeki ağır etkisi,
  • Normal kiloda olmayı reddetme de dahil olmak üzere çarpık bir beden imajı vardır.

Obsesif kompulsif semptomlar da anoreksiyayla birlikte sıklıkla görülür. Örneğin anoreksiya nervozaya sahip olan birçok insan sürekli yemekle ilgili düşüncelerle meşgul olur ve yedikleri, yiyeceklerin yapıldığı tarifler, kullanılan malzemelerle ilgili ciddi takıntılar geliştirebilir.

Bu tür bireyler ayrıca toplumda yemek yemekte zorluk çekebilir ve sosyal çevrede dikkat çekmemek adına kendilerini soyutlayabilirler. Kemik incelmesi ve kemik erimesi, saç dökülmesi, tırnak kaybı, cilt dökülmesi gibi problemlerle karşı karşıya kalabilirler. Anoreksiya vücutta kalıcı zararlara yol açabilir.  Ağır vakalarda kalp, beyin veya çoklu organ yetmezliğine yol açarak ölümle sonuçlanabilir.

2.Bulimia nervoza

Bulimia nervoza yaygın görülen yeme bozukluklarından bir diğeridir. Anoreksiya gibi, bulimia da ergenlik ve genç yetişkinlik döneminde daha çok görülürken kadınlarda erkeklerden daha sık rastlanır. Bulimia hastaları, belirli bir süre içerisinde alışılmadık derece fazla miktarda yiyecek tüketirler. Her aşırı yemek yeme bölümünde genellikle kişi şişkinlikten acı çekene kadar devam eder. Bu yeme sürecinde kişi yemeyi bırakamayacağını ve yediklerini kontrol edemediğini hisseder. Tercih edilen şeyler her türlü besini kapsayabildiği gibi daha çok bireyin normal hayatta kaçındığı gıdalardan oluştuğu gözlemlenmiştir.

Bulimia sahibi olan bireyler daha sonra tükettikleri gıdalardan ciddi rahatsızlık duyarak aldıkları kalorileri telafi edecek zararlı yollara başvururlar. Yedikten sonra zorla kusma, aşırı egzersiz, günlerce açlık orucu, diüretik veya laksatif kullanımı gibi seçeneklerle kilo alımından kaçınırlar.

Semptomları tıkınırcasına yeme veya anoreksiya nervozaya benzeyebilir. Ancak bulimialı bireyler genellikle zayıf olmaktan ziyade normal bir kiloyu korurlar.

Bulimia nervoza’nın yaygın semptomları arasında:

  • Yemekler üzerinde kontrol eksikliği hissi ile tekrarlayan yeme atakları,
  • Kilo alımını önlemek için tekrarlayan uygunsuz temizleme(kusma,diüretik-laksatif kullanımı) davranışları,
  • Vücut şekli ve kilodan aşırı derecede etkilenen bir benlik saygısı,
  • Her kiloda hissedilen kilo alma korkusu vardır.

Yedikten sonra zorla kusma davranışlarına bağlı olarak iltihaplı boğaz, tahrişe bağlı şiddetli boğaz ağrısı, şişmiş tükürük bezleri, aşınmış diş minesi, diş çürüğü, reflü, şiddetli dehidrasyon ve hormonal bozukluklar görülebilir.

Şiddetli vakalarda, bulimia ayrıca soyum, potasyum ve kalsiyum gibi elektrolit seviyelerinde dengesizlikler yaratabilir. Bu durum inme veya kalp krizi gibi ciddi sonuçlar doğurabilir.

3.Tıkınırcasına yeme sendromu

Uzmanlar tıkınırcasına yeme sendromunun insanların çoğunda gözlenebildiğini ve farkına bile varılmadığını belirtiyor. Çoğu yeme bozukluğu gibi ergenlik ve genç yetişkinlik döneminde başlar, ancak hayatın her döneminde gelişebilir. Bu yeme bozukluğu anoreksiya veya bulimianın alt tipi gibi adlandırılabilir.

Tipik olarak kısa bir süre aralığında alışılmadık derecede fazla miktarlarda yiyecek tüketirler ve bu tıkınma sürecinde kontrol eksikliği hissederler. Tıkınırcasına yeme bozukluğu olan insanlar, bu şişkinliği telafi etmek için kalorileri kısıtlamaz, kusma veya aşırı egzersiz gibi temizleme davranışlarını kullanmazlar.

Tıkınırcasına yeme bozukluğunun yaygın belirtileri arasında:

  • Açlık hissi olmamasına rağmen hızlı, gizli ve rahatsız edici bir şekilde şişkinlikten acı duyana kadar çok miktarda yiyecek yemek,
  • Tıkınırcasına yeme atakları sırasında eylemler üzerinde kontrol eksikliği hissetmek,
  • Aşırı yeme davranışı hakkında düşünürken utanç, iğrenme veya suçluluk gibi sıkıntılı duygular hissetmek,
  • Ancak tüm bu davranışları telafi edebilmek için herhangi sağlıklı ya da sağlıksız yola başvurulmaması. Kusma, diüretik, laksatif gibi temizleme davranışlarının kullanılmaması vardır.

Tıkınırcasına yeme bozukluğu olan insanlar genellikle aşırı kiloludurlar ve obeziteye sahiptirler. Bu, kalp hastalığı, hiper tansiyon ve tip 2 diyabet gibi aşırı kiloya bağlı tıbbi komplikasyon risklerini artırabilir.

4.Pika

Pika, gıda olarak kabul edilmeyen şeyleri yemeyi içeren başka bir yeme bozukluğudur. Pika olan bireyler buz, kir, toprak, tebeşir, sabun, kağıt, saç, kumaş, yün , çakıl taşları, çamaşır deterjanı veya mısır nişastası gibi çeşitli gıda dışı maddeleri severler. Yetişkinlerde, çocuklarda ve ergenlerde ortaya çıkabilir. Bununla birlikte bu bozukluk en sık çocuklarda, hamile kadınlarda ve zihinsel engelli bireylerde görülür.

Pikalı bireyler zehirlenme, enfeksiyonlar, bağırsak yaralanmaları ve beslenme yetersizliği riski altında olabilir. Yutulan maddelere bağlı olarak pika ölümcül olabilir. Ek olarak kişiyi pika olarak nitelendirebilmek için gıda dışı maddeleri yemek, kültür veya dinin normal bir parçası olmamalıdır. Ayrıca sosyal çevresi tarafından normal karşılanan bir durum olarak düşünülmemelidir.

5.Ruminasyon bozukluğu

Ruminasyon bozukluğu yeni kabul edilen bir yeme bozukluğudur. Bir kişinin daha önce çiğnediği ve yuttuğu yiyeceklerin ağıza tekrar geri getirilerek tekrar çiğnenip, tekrar yutulması ya da tükürmesi durumudur. Bu ruminasyon genellikle yemekten sonraki ilk 30 dakika içinde gerçekleşir. Reflü gibi tıbbi koşulların aksine, gönüllü olarak yapılır.

Bu bozukluk yaygın olarak bebeklik çağında geliştiği gibi çocukluk veya yetişkinlik döneminde de başlayabilir. Bebeklerde 3-12 aylık arasında gelişme eğilimi gösterir ve sıklıkla kendiliğinden kaybolur. Ancak çocuklar ve yetişkinlerde sorunu çözebilmek için terapi yardımı almak önemlidir. Eğer ruminasyon bozukluğu bebeklerde çözülmezse, kilo verilmesine ve ölümcül olabilen ciddi yetersiz beslenmeye neden olabilir. Ruminasyona bozukluğuna sahip yetişkinler, özellikle halka açık yerlerde yedikleri yiyecek miktarını kısıtlayabilir, bu yüzden normalden düşük kilolarda seyretmeleri olağandır.

6.Kaçınan / Kısıtlayıcı gıda alım bozukluğu

Kısıtlayıcı gıda alımı bozukluğu eski tanımlanan bir bozukluk için yeni bir isimdir. Bu terim daha önce 7 yaşın altındaki çocuklar için ayrılmış bir teşhis olan ‘’bebeklik ve erken çocuklukta beslenme bozukluğu’’ olarak bilinen durumun yerini almaktadır. Genellikle bebeklik ve erken çocuklukta gelişmesine rağmen yetişkinlikte de devam edebilir. Dahası erkekler ve kadınlar arasında eşit olarak görülür. Bu bozukluğa sahip olan bireyler yemek yemeye ilgi duymamaları veya belirli koku, tatlar, renkler, dokular veya sıcaklıklardan hoşlanmamaları nedeniyle yemek yemekten kaçınırlar.

Kaçınan/Kısıtlayıcı gıda alım bozukluğu yaygın semptomları arasında:

  • Kişinin yeterli kalori alımı ve besin tüketmesini önleyen yiyecek alımından kaçınma veya alımı kısıtlama,
  • Başkalarıyla yemek yemek gibi normal sosyal işlevlere müdahale eden yeme alışkanlıkları,
  • Yaş ve boya göre kilo kaybı veya gelişim geriliği,
  • Besin öğesi eksiklikleri veya takviyeler ve tüp beslenmesine bağımlılık vardır.

Bu bozukluğun küçük çocuklarda seçici yemek yeme veya erişkinlerde daha küçük porsiyon tercihleri gibi normal davranışların ötesine geçtiğine dikkat etmek önemlidir. Aynı şekilde kısıtlı ulaşım imkanı veya dini ve kültürel uygulamalardan dolayı gıdalardan kaçınmayı içermez.

Diğer yeme bozuklukları

Yukarıdaki altı yemek bozukluğuna ek olarak, daha az bilinen veya daha az görülen başka yeme bozuklukları da mevcuttur. Bunlar genellikle üç kategoriden bir tanesine dahildir.

Tasfiye bozukluğu; Temizleme bozukluğu olan bireyler, kilolarını veya vücut şekillerini kontrol etmek için genellikle kusma, müshil, diüretikler veya aşırı egzersiz gibi sağlıksız davranışlarda bulunurlar. Bununla birlikte gece tıkınmaları görülür.

Gece yeme sendromu; Bu sendroma yakalanan kişiler gece uykusundan uyanarak aşırı derecede yemek yerler. Genellikle sabahları bu durumdan utanç duyarlar ya da hatırlamakta zorlanırlar.

Belirtilen diğer beslenme veya yeme bozukluğu: DSM-5’te bulunmasa da, bu , yeme bozukluğuna benzer semptomlara sahip olan ancak yukarıdaki kategorilerden hiçbirine uymayan diğer koşulları içerir. Bu bozukluklara örnek olarak ortoreksiyayı gösterebiliriz. Medya ve bilimsel çalışmalarda giderek daha fazla bahsedilmesine rağmen, ortoreksi henüz ayrı bir yeme bozukluğu olarak kabul edilmemiştir. Ortoreksisi olan bireyler günlük yaşamlarını bozacak ölçüde, sağlıklı yeme üzerine takıntılı bir odaklanma gösterirler. Örneğin kişi sağlıksız olmasından korktuğu tüm gıda gruplarını ortadan kaldırabilir. Bu yetersiz beslenme, ciddi kilo kaybı gibi sonuçlarla birlikte duygusal sıkıntıya da yol açabilir.

Unutulmamalıdır ki yeme bozuklukları genellikle tedavi gerektiren zihinsel sağlık durumlarıdır. Tedavi edilmediği takdirde vücuda zarar verebilirler. Eğer bir yeme bozukluğunuz olduğunu düşünüyorsanız veya yakın çevrenizde sahip olduğuna inandığınız bir tanıdığınız varsa bu durumdan çekinmeden bir sağlık uzmanından yardım istemeyi ihmal etmeyin. Hiçbir şeyle tek başınıza baş etmek zorunda değilsiniz! Size destek olacak ve sizi ileriye taşıyacak birileri mutlaka vardır, sorununuzu paylaşmaktan çekinmeyin.

Kaynak

facebook twitter linkedin whatsappmail

Yorumlar

Yorum yapan
Belgin Belgin

Belgin Belgin Teşekkürler.

24.10.2020
Yanıtla