Bul
App Store Google Play

Diyetkolik'i telefonunda kullan

sitede bul
Reklamsız Kullan
facebooktwitterlinkedinwhatsappmail
Diyetkolik Diyetisyenim 10.06.2021 5 dakikada okunur
yorumlar
0
kaydet

Su ayak izimizi küçültecek beslenme önerileri

Hepimizin bildiği gibi su bütün gezegenin en önemli kaynağını oluşturur. Onu korumanın neden her zamankinden daha önemli olduğunu ve daha sağlıklı bir yolculuğa çıkarken su dostu bir rutinin nasıl oluşturulacağını açıklıyoruz.

Su ayak izimizi küçültecek beslenme önerileri

Son yıllarda küresel ısınmayla birlikte evrenin bütün dengesi değişmeye başlamış durumda. Depremler, yangınlar, nesli tükenen hayvanlar derken elimizdeki kaynakların değerini bilmek ve yaşadığımız dünyayı daha iyi bir hale getirmek bizim elimizde. Bu kaynakların başında tabi ki vücudumuzun en önemli bileşeni, yaşam kaynağımız su geliyor ve maalesef ki su kıtlığı her kıtayı etkiliyor. Uzmanlar 2025 yılına kadar dünya nüfusunun yarısının su stresli bölgede yaşayacağını belirtiyor. Bu yüzden su kaynağı üzerindeki etkilerimizi azaltmak artık çok önemli. Peki bunu nasıl yapabiliriz? Yediklerimizin bile bu durum üzerinde etkisi olduğunu söylesek inanır mısınız?

Su ayak izinizin büyüklüğü neden önemlidir? 

Bol miktarda su içmek belki de daha sağlıklı bir yaşam tarzı sürdürmeye karar verirken öğrendiğiniz ilk temel unsurdur. Hemen hemen her yemek planı sizi bol miktarda su tüketmeye teşvik eder böylece biyolojinizi optimize edebilir ve kilo vermeyi kolaylaştırabilirsiniz. Su tüketiminizi azaltmakta önemli olan içtiğiniz su miktarını yönetmek değil besin tercihleriniz.

Suya sınırsız erişimle büyüdüyseniz ve bu konuda duyarlı davranmayı ihmal ettiyseniz bu size uzak bir konu gibi hissettirebilir. Ancak belirtmemiz gerekiyor ki, su ayak izinizin, şehrinizin ya da yaşadığınız ülkenin çok ötesine uzandığı ortaya çıkıyor. Her gün sadece birkaç litre kullanıyor olsanız bile, yiyecek ve içeceklerinizin üretiminde gizli olan miktar bunun çok daha fazlasını oluşturuyor.

Dünya Sağlık Örgütü'ne göre su kıtlığı zaten her kıtayı etkiliyor ve zaman ilerledikçe bu durum hepimizin tehdidi haline gelecek. Bu etkileri minimuma indirmek ve su kıtlığının karşısına geçmek için su ayak izimizi olabildiğince küçültmemiz gerekiyor.

En susuz gıdaları mı seçiyorsunuz?

Kendisine en uygun beslenme programıyla hayatını sürdüren bir insanın her açıdan ne kadar avantajlı olabileceğini hepimiz biliyoruz. Ancak, belirli bir yemek planını takip etmek adına kurubaklagiller, sebze, meyve ve kepekli tahılları ittiyseniz, yüksek olasıkla diyetiniz daha susuzdur ama ters orantıyla diyetinizi oluşturan besinler için çok fazla su harcanmış demektir. Aslında su ayak izinizi anında küçültmenin basit bir yolu var. Daha az et ve et ürünü, daha fazla bitkisel besinle bunu yapabilmek mümkün.

Su ayak izi karmaşık olmakla birlikte, hayvansal ürünler (özellikle sığır ve süt ürünleri) üretilirken tahmin edebileceğinizden çok daha fazla su tüketilir. Örnek vermek gerekirse bir kilo sığır etinin üretimi için 16 bin litre su gerekir, eş değer fıstık miktarı 4 bin litreden az su gerektirir. Bu da -%75 azalma demektir. ‘Nasıl yani’ diye düşünüyor olabilirsiniz. Bu sayılar tüm üretim ve tüketim süreçlerinde kullanılan toplam su miktarını ifade eder. Su kullanımı birim zamanda harcanan (buharlaşma dahil) ve/veya kirletilen su miktarı ile ölçülmektedir.

Su ayak izinizi azaltmanıza yardımcı olmak için, daha az işlenmiş gıdatüketmek, daha az yiyecek israf etmek, organik seçmek, yerel yemek yemek ve daha az et yemek gibi diyetle ilgili değişiklikler yapılabilir. Bu unsurlara dikkat edilerek planlanmış diyetlerin su tüketiminde %33 ila %50’ye kadar azalma sağlayabileceğini bilmenizde fayda var. Eğer et yemeden duramıyorsanız, mera yetiştiriciliği daha iyi bir seçenek olarak kabul edilir; hem geleneksel hem de otlatılmış etler aynı miktarda su kullanırken, su kaynakları üzerindeki etkileri farklıdır.

Yakın zamanda yayınlanan bir beslenme raporunda, su kaynaklarını etkilemeden sağlıklı beslenmeye teşvik edebilmek için diyette kurubaklagil ve yağlı tohum miktarını iki katına çıkarırken et ve şekeri %50 oranında azaltmak için bir kılavuz oluşturuldu. Bu herkes için uygulanabilir olmasa da, gitmemiz gereken yönün bir pusulası gibi düşünülebilir. Yönü hep daha fazla bitki, daha az şeker ve daha az et tüketimini gösteren bir pusula.

Büyük resmi düşünmek sizin için çok zor olabilir ve etkinizi küçümseyebilirsiniz. Ancak tabağınızdakilere dikkat etmenin ötesinde, bu değişiklikler aslında ciddi bir fark yaratabilecek basit ama eyleme geçirilebilir adımları oluşturuyor.

Daha az su nasıl kullanılır ?

Kompost yemek artıkları. Ürettiğimiz tüm yiyeceklerin şok edici bir şekilde %40'ı şu anda çöpe fırlatılıyor. İlk etapta yiyecekleri israf etmemeye çalışın. Mümkünse sadece çürümüş maddeleri, kabukları veya diğer parçaları atın. Bu, gıdaya “gömülü” suyu doğadaki su döngüsüne geri döndürür (komposttaki mikroorganizmalar gıdayı organik olarak parçaladığı için).

WaterSense etiketini arayın. Bu etiket en su dostu muslukları, duşları, fıskiyeleri ve tuvaletleri seçmenize yardımcı olabilir. 

İçecek şişelerinize veya kullandığınız kaplara dikkat edin. Plastik şişeler ve ambalajları suyun en büyük düşmanlarıdır. Su Ayak İzi Ağına göre, şişenin içine giren su miktarı, içerideki suyun altı ila yedi katına kadar çıkabilir.

“Paketleme” denetimi yapın. Ambalajsız ürünler elbette en iyisidir, ancak bu her zaman mümkün değildir. Plastikten kartona ve hatta geri dönüştürülmüş malzemelerden yapılan ambalajlara kadar, su her zaman ürüne gömülür. Bu yüzden ürünlerinizi toplu olarak büyük boy ambalajlarda satın alın. Yapılan çalışmalara göre, ambalajlamaya ihtiyacınız olduğunda, doldurulabilir cam en iyisidir. Bu yüzden kullandığınız şişelerin veya saklama kaplarının cam olmasına özen gösterin.

Doğal olan her şeyi kucaklayın. Satın aldığınız sebze ve meyvelerin organik olmasına özen gösterin ve her şeyi mevsiminde tüketmeye çalışın. Aksi halde kullanılan gübreler, tarım ilaçları, hormonlar derken su kullanımını neredeyse iki katına çıkarıyoruz.

Yaşamımızı kurduğumuz dünyayı korumak için hepimizin üzerimize düşeni gerçekleştirmemiz gerekiyor. Bu konuda sorumluluklarımızı fark edebilmeli ve verdiğimiz hasarı en aza indirebilmeyiz. Haydi gözlemleyin kendinizi! Siz nasıl zarar veriyorsunuz dünyaya? Bir öğününüzden eti çıkartın, musluğu daha az akıtın veya artan yemeği çöpe atmak yerine ikinci güne saklayın.

Kaynak

Kaynak

facebook twitter linkedin whatsappmail

İlk yorumu sen yap

Yorum yapan