Beslenme biliminin sosyal medyada görünmeyen yüzü
Sahte bilim sosyal medyayı ele geçiriyor ve hepimizi riske atıyor. Bunun önüne geçmek mümkün mü?

Sosyal medya, günümüzde birçok insanın günlük yaşamının bir varlığı haline geldi ve pek çok kişi bu platformları haber alma, bilgi paylaşımı, etkileşim, eğlence ve ticaret gibi amaçlarla kullanıyor. Ancak, sosyal medyanın aynı zamanda sahte bilgi ve yanıltıcı içeriklerin çoğalması için de bir araç haline geldiğini söylemek mümkün.
Sosyal medyada paylaşılan ve çoğu bilimsel gerçeğe dayandığını iddia eden çok fazla yanlış bilginin olduğu bir sır değil. Facebook, İnstagram veya TikTok'taki herhangi bir diyetisyenin de bildiği gibi, alkali suyun ve / veya alkali bir diyetin kanseri iyileştireceği fikri gibi şüpheli, açıkça yanlış ve hatta bazen tehlikeli olan birçok beslenme bilgisi aktarılıyor.
Sahte bilim, bilimsel titizlikten yoksun olmasına rağmen bilim olarak sunulan bir fenomenin iddiası veya açıklaması olarak tanımlanıyor. Sahte bilimsel bir iddiayı destekleyen herhangi bir araştırma; bilimsel yönteme, diğer araştırmacılar tarafından tekrarlanabilecek şekilde test ve deney yoluyla gerçekleri nesnel olarak belirleme sürecine bağlı kalmaz.
Aslında sahte bilim, yayınlanmamış araştırma sonuçlarına, anekdot niteliğindeki “kanıtlara” veya hücre veya hayvan temelli araştırmalara dayanıyor. İnsanlar üzerindeki araştırmalar mevcut olmadan, sonuçsuz olsa bile, insanlara faydası olmayacak bir şekilde yansıtılıyor. Örneğin, Hindistancevizi yağı ile ilgili birçok sağlık iddiası; Hindistancevizi yağının farklı bir yağ asidi bileşimine sahip olmasına rağmen, büyük ölçüde özel olarak tasarlanmış orta zincirli trigliserit yağı üzerine yapılan klinik araştırmalara dayanmaktadır.
Sahte Bilimi Yönlendiren Nedir?
Sahte bilim psikolojisi üzerine 2022 tarihli bir başyazıda yazarlar şöyle diyor: “Sadece, bireylerin nasıl yanlış inançlara sahip olduklarını değil, yanlış inançların bir zihinden diğerine nasıl yayıldığını da sormalıyız.”
Sahte bilim, bilim kadar uzun süredir var olmuştur ancak maalesef bugün daha yaygın görünüyor. Bunun temel sebebi sosyal medyada daha çok kitlenin dikkatini çekme eğiliminden geliyor.
Bilimin sürekli değişen ve gelişen doğası - bilimsel yöntem sayesinde - araştırmacıların, diyetisyenlerin ve diğer bilime dayalı beslenme uzmanlarının hikayeyi değiştirdiğini, bir şeyler uydurduğunu veya bilmediğini iddia eden bazı sahte bilim satıcıları için fırsat haline geliyor. Hatta bazıları, aslında sahte bilimin mevcut, kanıta dayalı bilgi olduğunu iddia ediyor.
Yanlış Bilgilendirmenin Manzarası
Sosyal medya şirketlerinin beslenme dışı konularla ilgili kışkırtıcı ve hatta tehlikeli paylaşımları kaldırmasının yeterince zor olduğu düşünüldüğünde, beslenme bilgilerinin bilime dayandığı ve hangisinin bilime dayanmadığı nüanslarını anlayabilecekleri fikri maalesef imkansız görünüyor. Facebook, İnstagram, YouTube, TikTok gibi tüm sosyal medya platformları beslenme sahte bilimi için üreme alanı, ancak araştırmalar Tiktok'un en kötüsü olduğunu söylüyor ve ekliyorlar “O platform beslenme için Vahşi Batı gibi.”
Ayrıca 2020'de TikTok, 18 yaşın altındaki kullanıcıların kilo verme ürünleri reklamlarını görmesini engelledi ve kilo verme reklamlarına — özellikle sorumsuz iddialara ve olumsuz vücut imajını destekleyen içeriğe — daha güçlü kısıtlamalar getirdi, ancak eleştirmenler birçok “kilo verme” reklamının TikTok'un algoritmasının çatlaklardan geçtiğini söylüyor. Kilo vermeyi teşvik eden birçok reklam genellikle kilo vermeye yönelik ürünler için değildir — örneğin, bir PMS vitamininin reklamlarının “kiloyu sonsuza kadar uzak tutmaktan’’ bahsederek ceza aldığı kayıtlara geçmekle birlikte gerçekten bilimsel şekilde kilo vermeye destek olabilecek diğer ürünler, kendilerini “kilo verme” ürünleri olarak pazarlamak yerine “sağlıklı” veya “dikkatli” beslenmeyi teşvik etmek gibi üstü kapalı kullanır. Aslında bu noktada sağlığın daha ön plana çıktığını görebiliyoruz ancak maalesef her marka bu önceliği göz önünde bulundurmuyor.
Bu nedenle, TikTok'ta yayılan beslenme bilgileri konusunda dikkatli olunmalı ve bilgilerin kaynaklarının güvenilirliği kontrol edilmelidir. Bu noktada siz değerli diyetisyenlerimizin de yanlış bilgilere doğruyla cevap vermesi önem taşıyor.
Sahte Bilimle Savaşırken Hangi Noktalara Dikkat Etmeliyiz?
Sosyal medya, geniş bir kitleye ulaşabilme potansiyeli olan bir platform olduğu için, beslenme ve diyet konularında da önemli bir etkiye sahip. Sosyal medya üzerinden beslenme konuları hakkında doğru ve güvenilir bilgi alınabilirken, aynı zamanda yanlış bilgiler de yayılabiliyor.
Yanlış bilgi yayılması : Sosyal medya, doğru olmayan veya yanlış bilgilerin hızla yayılmasına neden olabilir. Bu da insanların yanlış beslenme alışkanlıkları edinmelerine veya sağlık sorunlarına neden olabilir.
Takıntılı davranışlar: Sosyal medya, bazı kişilerin sağlıklı beslenme ve diyet konularında takıntılı davranışlar sergilemelerine neden olabilir.
Vücut algısı bozukluğu: Sosyal medya, bazı kişilerin vücut algısı bozukluğu yaşamasına neden olabilir ve bu da sağlıksız beslenme alışkanlıklarına yol açabilir.
Bu nedenle, sosyal medyada beslenme konuları hakkında paylaşılan bilgilerin kaynaklarının güvenilirliği kontrol edilmeli, bilimsel dayanakları araştırılmalı ve mesleki etik ilkeler doğrultusunda hareket edilmelidir. Ayrıca, kişilerin kendi vücut türlerine ve ihtiyaçlarına uygun beslenme programlarını belirlemeleri için sağlıklı beslenme konusunda uzman diyetisyenlerden destek almalarının gerekliliği sürekli vurgulanmalıdır.
Sosyal Medyada Yanlış Bilgilerle Mücadele Eden Diyetisyenler
Siz sevgili diyetisyenlerimiz gibi sağlık çalışanları da sosyal medyada aktif olarak yer alıyor ve takipçilerine sağlıklı beslenme ve yaşam tarzı önerileri sunuyor. Ancak yetkisi olmayan kişilerin sosyal medyada yanlış bilgiler vererek müdahale etmeleri, halk sağlığı açısından ciddi bir sorundur. Bu tür davranışlar, insanların sağlığına zarar verebilir ve maalesef diyetisyenlerin güvenilirliğini zedeleyebilir.
Bu yüzden de diyetisyenlerin sosyal medyada sağlıklı beslenme ve yaşam tarzı konularında doğru bilgi vermek için özen göstermeleri gerekmektedir. Bunun için, mesleki etik kurallara uygun davranmak, sağlık konularında bilimsel kaynaklara dayanmak, herkesin anlayabileceği şekilde açıklayıcı olmak ve danışanlarına bireysel olarak yaklaşmak gibi çeşitli yollar var.
Tüm bunlara bakıldığında bir diyetisyen olarak, doğru bilgi vermek ve insanların sağlıklı bir yaşam tarzı benimsemelerine yardımcı olmak için çaba göstermek, önemli bir sorumluluk olarak size yükleniyor. Sosyal medya, her ne kadar bilgiye erişimi kolaylaştırsa da, aynı zamanda doğru olmayan veya yanlış bilgilerin de hızla yayılmasına neden olabilir. Bu nedenle, beslenme ve diyet konularında doğru bilgi almak için güvenilir kaynaklara başvurmak önemlidir.
Biz de Diyetkolik olarak bu yolda siz sevgili diyetisyenlerimizin önemini her geçen gün vurgulamaya ve sağlığın öncüsü olarak destekçiniz olmaya devam edeceğiz.