Düşük kilo sağlıklı olduğunuzun belirteci değil, skinny fat olabilirsiniz!
Aynaya baktığımızda ideal kiloda olduğumuzu düşünüyorsak kiloyla bir derdimiz olmadığı için beslenmemize dikkat etmiyoruz genelde. Bu durum bizi metabolik sendroma yaklaştırarak skinny fat konumuna getirebiliyor.
Aslında en büyük hatayı kilonun sağlığımızı belirlediği düşüncesiyle yapıyoruz. Artık geçmişten gelen vücut kitle indeksi (BMI) gibi hesaplamaların modasının geçtiğini ve sadece kilo-boy orantısına bakarak sağlığı niteleyen çok zayıf bir belirteç olduğunu söylemek yanlış olmaz. Çünkü vücudunuzda neler olup bittiğini anlamak için ağırlıktan ötesine bakmak büyük önem taşıyor. Normal bir BMI’e sahip olmanız sağlıklı olduğunuz anlamına gelmiyor. Skinny fat terimini duydunuz mu daha önce? Belki duymuş ama ne anlama geldiğini hiç düşünmemiş olabilirsiniz. Şimdi sizin için açıklığa kavuşturuyoruz.
"Skinny fat" tam olarak ne anlama geliyor?
Bu terim ilk olarak bir makalenin, kilosu ideal aralıklarda yer alan ancak bazı temel sağlık sorunları olan bireyleri profillemesiyle dikkat çekmeye başladı. Tıbbi yönüyle, metabolik olarak obez ancak normal kiloda olan bireyler için kullanılıyor. Bu da normal bir kiloya ve ideal bir BMI’e sahip olan ancak obez olarak tanımlanan insanların yaşadığı sağlık sorunları için risk teşkil eden veya direk bu sorunlarla mücadele eden kişilere işaret eder.Öncelikle diyetiniz aşırı şeker, tuz ve işlenmiş gıdalardan mı oluşuyor? Bir spor salonunu en son ne zaman ziyaret ettiniz? Kötü beslenme ve egzersiz eksikliğiyle sedanter bir yaşam tarzı metabolik obeziteye yol açabilir. Üstelik çoğumuz dengeli beslenmek ve aktif hareket halinde olmakla ilgili bu kadar fikre sahipken bunu hayatımıza dahil edemiyor olabiliriz. Skinny fat günlük hayatınızda duyduğunuz bir terim aslında ama sağlık sorununu belirten bir anlama sahip olduğunu düşünmüyoruz genelde. Şimdi doğrusunu biliyorsunuz, gelin biraz daha öğrenelim
Skinny fat olup olmadığınızı belirlemenize yardımcı olacak işaretler
Doktorunuzla tartışabileceğiniz metabolik obeziteye işaret eden bazı klinik göstergeler şunlardır;
- Yüksek vücut yağ yüzdesi
- Belinizin etrafında aşırı yağlanma (yüksek ölçülen bel çevresi)
- Yüksek trigliseritler
- Yüksek düşük yoğunluklu lipoprotein (LDL veya "kötü") kolesterol ve / veya düşük HDL kolesterol
- Yüksek Hemoglobin A1C seviyesi (3 ay boyunca ortalama kan şekeriniz)
- Yüksek kan basıncı
Skinny fat olmanın tehlikelerini ve sizin için neden kötü olduğunu not etmek önemlidir
Diyet, egzersiz ve yaşam tarzı faktörlerinin tümü sağlığın korunması ve uzun ömürlülüğün desteklenmesinde büyük rol oynuyor. Normal bir BMI’niz olsa bile, yüksek kolesterol ve yüksek kan şekeri kalp hastalığı ve diyabete yakalanma riskinizi önemli ölçüde artırıyor. Hatta ve hatta araştırmalar dengesiz beslenme ve yetersiz egzersizin kanser gelişimini tetikleyen en önemli faktörlerden olduğunu gösteriyor.
Metabolik olarak obez olan bireyler için büyük bir tehlike aşırı viseral yağdır. Deri altı yağ genellikle ‘karın yağı’ olarak da bilinen, doğrudan cildin altında oturan ve kolayca hissedilebilen bir yağ tabakasıdır. Viseral yağ ise daha derin uzanır ve iç organları çevreler. Viseral yağ, BMI normal aralıkta olanlar için bile metabolik hastalık ve insülin direnciyle güçlü bir şekilde bağlantılıdır. Vücut kompozisyonunu taklit eden elma ve armut senaryosunu duymuş olabilirsiniz. Armut tipi insanlar kalça ve uyluk gibi vücudun alt bölümlerinde yağ depolama eğilimindeyken, elma tipi insanlar daha çok karın bölgesinde depolarlar. Karın bölgesi yağlanması yüksek olan elma tipliler daha fazla viseral yağa sahip olabilirler. Bel çevreniz size BMI’nizden daha iyi bir sonuç verebilir. Erkeklerin bel çevresi 88 cm’de ideal kabul edilirken, kadınlarda 80 cm’de standarttır. Kadınlarda 88 cm’yi ve erkeklerde 102 cm’yi geçmesiyle birlikte sağlık sorunlarına ciddi davetiye çıkarır. Bununla birlikte stres hormonu olan kortizol, vücudun daha çok viseral yağ depolamasına yol açabilir.
Kilonuz ne olursa olsun, genel sağlığınıza yardımcı olmak için yapabileceğiniz şeyler vardır:
Su içmek önceliğiniz olsun:
Yetişkin insan vücudunun % 60'ının sudan oluştuğunu biliyoruz artık hepimiz. Sağlığınız için yapabileceğiniz bir şey varsa, hidrasyonunuza bağlı kalmaya çalışmaktır. Yani su içmeyi ihmal etmemekle başlayın. Gün sonuna kadar ne kadar içmeniz gerektiğini görebilmeniz için su şişelerinizi gözünüzün önünde tutmayı ve yanınızda taşımayı deneyin. Bir hedefiniz olduğunda ve görselleştirebildiğinizde, hidrasyon ihtiyaçlarınızı karşılamak daha kolay olabilir. Hatta bir sürahi doldurabilir, içerisine biraz meyve dilimleyip aroma katarak eğlenceli hale getirebilir ve gün sonunda bitmesi gerektiğini hatırlamak için kullanabilirsiniz.
Lifli besinlere odaklanın:
Meyve, sebze ve kepekli tahıllar gibi lifli yiyecekler vitamin ve minerallerle yüklenir. Ayrıca, lif kolesterol seviyelerini düşürmeye ve kan şekerini kontrol etmeye de yardımcı olabilir. Ek olarak meyve ve sebzeler suyla doludur ve ihtiyaç duyduğunuz sıvıyı alma yolunda hedeflerinize katkıda bulunurlar.
Harekete geçin:
Gününüzün çoğunu nasıl geçiriyorsunuz? Bir masada oturuyor veya 7/24 pratik bir şekilde kanepede mi uzanıyorsunuz? 2019 yılında Avrupa Kardiyoloji Derneği tarafından yayınlanan bir araştırma, sedanter bir yaşam tarzının erken ölüm riskini iki kata kadar arttırabildiğini belirtti. Düzenli aerobik egzersiz, vücudunuzdaki viseral yağ miktarını da azaltabilir. Evinize sizi spor yapmaya teşvik edecek bir alet almayı, kendinize bir yürüyüş arkadaşı bulmayı ya da bir spor salonuna yazılmayı deneyebilirsiniz.
Uyku düzenini önemseyin:
Devam eden uyku eksikliği, kalp hastalığı ve diyabet gibi çeşitli kronik hastalıklar için artan risk ile bağlantılıdır. Bu yüzden uykunuzu düzene sokmaya çalışın. Çok az ya da çok fazla uyumadığınızdan emin olmanız yeterli olmuyor bu süreçte. Aynı zamanda uyku saatlerinize de dikkat edin. Araştırmalar 00.00-03.00 aralığını uyuyarak geçirmenin hormon seviyeleri açısından değerli olduğuna dikkat çekiyor. Kaliteli uykunun ertesi günü kaliteli yapacağını da göz ardı etmeyin.
Kilonun sağlığı saptamak için yeterli bir belirteç olmadığını şimdi daha iyi anlıyoruz. Bu yüzden beslenmenizi değiştirirken odaklandığınız nokta istediğiniz kiloya ulaşmak olmamalı hiçbir zaman. Sizi sağlığa götürecek besinleri diyetinize dahil ederek onların gücünden faydalanmak olmalı. Bunu yaparken hareketi artırmayı ve kendinize her yönden iyi bakmayı unutmayın!