Yeterince prebiyotik aldığınızdan emin misiniz?
Kötü bakteriler, şeker gibi sağlıksız gıda türleri ile beslenirken, yararlı bakterilerin istekleri belli: prebiyotik lifler. Yalnızca prebiyotik tüketimine dikkat ederek bakteriyel çeşitliliğimizi arttırabilir ve sonuç olarak sağlığımızı fark edilebilir derecede iyileştirebiliriz.

Prebiyotikler sindirim sisteminde sindirilemeyen, bağırsaktaki bakteriler tarafından sindirilen liflerdir. Probiyotikler ise bağırsak florasını olumlu etkileyen besinlerle alınan canlı mikroorganizmalardır.
Son yıllarda yapılan sayısız çalışma, mikrobiyomun insan sağlığı üzerinde ne derece etkili olduğuna dair yadsınamaz verileri açığa çıkardı. Bunun sonucunda bilinçli tüketiciler bedenlerindeki dost florayı desteklemek amacıyla probiyotik takviyeler kullanarak ya da kefir, yoğurt gibi probiyotik zengini gıdalara yönelerek ellerinden geleni yapmaya çalıştılar.
Kötü bakteriler, şeker gibi sağlıksız gıda türleri ile beslenirken, yararlı bakterilerin istekleri belli: prebiyotik lifler. Yalnızca prebiyotik tüketimine dikkat ederek bakteriyel çeşitliliğimizi arttırabilir ve sonuç olarak sağlığımızı fark edilebilir derecede iyileştirebiliriz.
Prebiyotiklerin sağlığa etkileri nelerdir?
1. Sindirimde iyileşme
Prebiyotikler, sindirim sistemindeki yararlı bakterilerin, yani besinin parçalanmasını ve besinsel maddelerin emilimini sağlayan bakterilerin bakterilerin sayısını arttırarak gaz, şişkinlik, kabızlık ve ishal gibi yaygın sindirim sorunlarına müdahale ederler.
2. Mineral emiliminde gelişim
Yararlı bakteriler, prebiyotik fiberleri fermente ederek kısa zincir yağ asitlerine dönüştürür ve kalın bağırsağı daha asidik bir hale getirir. Asit oranındaki düşüş, mineral çözünürlüğü arttırarak tüketilen besinlerden daha fazla mineral emilmesine yardımcı olur.
3. Stres ve kaygıda düşüş
Bağırsaklar ile beynin ciddi şekilde ilişkili olduğu düşünüldüğünde, probiyotiklerin serotonin gibi beyin kimyasallarını düzenleyerek duygularımızı etkilediklerine şaşırmamak gerek. Prebiyotikler, stres hormonlarının üretimini de azaltarak antidepresan etki ile kaygı düzeyini düşürür.
4. Kilo vermede rahatlık
Prebiyotik tüketimi yağ yakımını %20 ila %30 oranında arttırırken, vücuttaki açlık ve tokluk hislerini düzenleyen hormonların üretimini de yavaşlatır. Bu şekilde kilo verme ya da mevcut kiloyu koruma kolaylaşır.
5. Bağışıklık düzeyinde ilerleme
İdeal bağışıklık fonksiyonu için güçlü bir bağırsak bariyeri şarttır. Bazı prebiyotikler, lifleri kısa zincir yağ asitlerine fermente ederek bakterileri besler ve bağırsak hücrelerinin güçlenmesini, bariyerlerin kapatılması ile zehirli maddelerin kan dolaşımına karışmasının önlenmesini sağlar. Ayrıca prebiyotikler, bağışıklık sistemine aşırı yüklenilmesine sebep olan alerjik tepkilerin riskini düşürür.
Mikrobiyotamızı besleyebilmek için yapmanız gerekenler
1. Prebiyotik gıdalara yönelin
Beslenme düzeninize prebiyotik besinlerden mümkün olduğunca ekleyin. Hemen hemen her bitki kökenli besinde bolca bulunuyorlar; ancak en zengin kaynaklar, yeşil yapraklılar, elma, kivi, muz, ceviz, yerelması, soğan ve sarımsak.
2. Gıda temelli bir prebiyotik takviye kullanın
Yalnızca günümüz diyetleri ile yeterli miktarda prebiyotik tüketmek biraz zor. Bu yüzden, organik ve gıda temelli olması kaydıyla zengin içerikli bir prebiyotik takviyesi tercih edebilirsiniz. Hatta toz halindeki takviyeleri deneyebilir, bunları içeceklerinize ya da yumuşak kıvamdaki yemeklerinize katarak günün her saati tüketebilirsiniz.
3. Probiyotiklerinizi koruyun
Prebiyotiklerin mikrobiyotanıza etki edebilmeleri için beslenmesi gereken yararlı bakterilerin hala orada olmaları gerekiyor. Ne yazık ki hayat tarzlarımız mikrobik dostlarımız açısından pek ideal değil. Antibiyotikler, anti-bakteriyel temizlik ürünleri, çevresel toksinler, işlenmiş gıdalar nedeniyle mikrobiyotanız sürekli bir tehdit altında yaşıyorlar. Bağırsak bakterilerini tehlikeye atan her şeyden kaçınarak, yüksek kalite probiyotik takviyeler kullanarak bağırsak sağlığınızı maksimum düzeye çıkarın.