Bu içeriği beğenebilmek için giriş yapmalısınız.
Giriş YapKarb.
0 gr. (%0)
Protein
0.07 gr. (%100)
Yağ
0 gr. (%0)
100 gr | 1 Çay Bardağı (Normal) | |
---|---|---|
Karbonhidrat (g) | 0.001 | 0 |
Protein (g) | 0.1 | 0.07 |
Yağ (g) | 0.001 | 0 |
Lif (g) | 0 | 0 |
Kolesterol (mg) | 0 | 0 |
Sodyum (mg) | 1 | 0.7 |
Potasyum (mg) | 17 | 11.9 |
100 gr | 1 Çay Bardağı (Normal) | |
---|---|---|
Kalsiyum (mg) | 8 | 5.6 |
Vitamin A (iu) | 0 | 0 |
Vitamin C (mg) | 0 | 0 |
Demir | 0.02 | 0.01 |
100 gr | 1 Çay Bardağı (Normal) | |
---|---|---|
Karbonhidrat (g) | 0.001 | 0 |
Protein (g) | 0.1 | 0.07 |
Yağ (g) | 0.001 | 0 |
Lif (g) | 0 | 0 |
Kolesterol (mg) | 0 | 0 |
Sodyum (mg) | 1 | 0.7 |
Potasyum (mg) | 17 | 11.9 |
Kalsiyum (mg) | 8 | 5.6 |
Vitamin A (iu) | 0 | 0 |
Vitamin C (mg) | 0 | 0 |
Demir | 0.02 | 0.01 |
Şekersiz çayda kalori bulunmaz. Şekersiz çayın 100 gramı 0.1 gram protein, 1 mg sodyum, 17 mg potasyum içermektedir.
Çeşitli bitkilerin yapraklarının, gövdelerinin, tohumlarının veya köklerinin belli usullere göre kaynatılması ya da haşlanmasıyla elde edilen çayın dünya genelinde en çok tüketilen çeşitleri arasında siyah, beyaz ve yeşil çay yer alıyor. Türkiye’de en çok tüketilen çeşidi ise elbette siyah çay.
Çay, sudan sonra dünyada en çok tüketilen içecek. Camellia Sinensis bitkisinin kurutulmuş yapraklarından yapılan ve binlerce yıldır tüketilen bu içeceğin, her geçen gün yenileri keşfedilen birçok faydası bulunuyor. Çayın faydalarını kısaca şu şekilde sıralayabiliriz:
•Antioksidan içeriği sayesinde kalp sağlığının korunmasına ve yüksek kolesterolün kontrol altına alınmasına destek oluyor.
•DNA hasarını engellemeye yardımcı olan antioksidanları içerdiği için yaşlanmayı geciktiriyor.
•Çayda bulunan fitokimyasallar sebebiyle düzenli çay içenlerin daha güçlü kemiklere sahip olduğu biliniyor. Ancak aşırı çay tüketimi de kalsiyum emilimini engelleyerek kemik erimesine yol açabiliyor.
•İçeriğinde bulunan theanine maddesi doğal bir yatıştırıcı olduğundan çay içenlerin sinirleri rahatlayıp kan dolaşımı hızlanıyor.
•Çay içerek vücuda alınan polifenol ve kateşinler bazı kanser türlerinin oluşumuna karşı koruyucu etki gösterebiliyor.
•Günde 1-2 bardak çay içen kimselerde Tip-2 diyabet oluşumunun azaldığı gözlenebiliyor.
Çayın tarihi gelişimi hayli ilgi çekici. Çin İmparatorluğu’na, MÖ. 2737 yıllarına dayanan bu içecek ilk zamanlarda sadece medikal sebeplerle kullanılıyordu. İlerleyen zamanlarda ise hemen herkes tarafından sevilen bir keyif içeceğine dönüştü.
Efsaneye göre Çin İmparatoru Shen Yung, tesadüf eseri çay yapraklarının suya düşüp etrafına renk verdiğine şahit oldu. Bu durumdan oldukça etkilenerek 7 yıl boyunca o bölgede kaldı. Daha sonra Kore, Japonya, Vietnam gibi farklı bölgelere yayılan çay 18. yüzyılda Avrupa’ya ulaştı ve Çin’den gelen tüccarlar başta Portekiz olmak üzere tüm Avrupa’ya çay ticareti yapmaya başladı.
Çayı Amerika’ya ulaştıran ise Peter Stuyvesant. Günümüzde New York olarak bilinen New Amsterdam’a yerleşen Hollandalı koloniler Amerika’daki ilk çay tiryakileri. Çay ilk zamanlarda sadece üst tabakaya hitap ederken sonraki yüzyıllarda herkesin severek tükettiği bir içecek haline geliyor.
Çayın Türkiye’ye gelmesi ise Cumhuriyet yıllarına rastlıyor. Muğlalı Ziraat Mühendisi Zihni Derin ve Rizeli Avukat Hulusi Karadeniz’in Batum ile aynı sahil şeridinde olan Rize’de çayın üretilmemesini tuhaf bulmasıyla çayın Türkiye’deki serüveni başlıyor. Özellikle Zihni Derin’in yoğun çabaları ve Rusya’dan getirdiği ilk çay fidelerinin ekimiyle zaman içinde Karadeniz bir çay bölgesi haline getiriliyor.
Çay bitkisi yıl boyu yüksek yağış alan, hafif soğuk iklimlerde yetişiyor. Bu bitki farklı yüksekliklerde yetişebiliyor ve asidik toprakları tercih ediyor. Yetiştiği yükseklik arttıkça bitkilerin büyüme hızı yavaşlıyor ve aromalarında farklılıklar görülüyor.
Çay, tohum ve çelikle üretiliyor. Tohumlu üretim için tohumlar ılık suda 24 saat bekletildikten sonra ekiliyor. Köklenme oranı düşük bir bitki olmasına rağmen kış döneminde bitkisel hormon kullanarak yeni bitkiler üretmek mümkün. Tam büyüme esnasında her 6 günde bir toplama yapılıyor.
Çin, Hindistan, Sri Lanka ve Kenya en fazla çay üretimi yapan ülkelerden. Türkiye’de ise Doğu Karadeniz bölgesinde Sarp sınır kapısından başlayarak Batı’da Araklı Deresi’ne kadar olan şerit içerisinde 1.000 metre yüksekliklere ulaşan yamaçlarda üretiliyor.
Çayın kalitesini belirleyen ana unsur yetiştiricilik ve üretim şartları olarak biliniyor. Çay toplandıktan sonra 5 aşamalı bir süreçten geçiriliyor. Toplama kısmı çayın kalitesinin belirlenmesi açısından oldukça önemli. Toplanan ürünün fazla bekletilmeden hemen işleme alınması gerekiyor. Bu sebeple hasadı yapılan bitkilerin hemen fabrikalara ulaştırılması elzem.
Rengi, kokusu, yoğunluğu ve tadıyla bir bütün olan iyi bir çaya ulaşmak için bazı hususlara dikkat etmek gerekiyor:
Toz oranının düşük olması: Çay seçerken tozdan arındırılma oranına dikkat etmek şart. Toz oranı yüksek olan ürünler çabuk acıyor ve yüksek verim alınamıyor. Yüksek oranda tozdan arındırılmış çayların lezzeti ve yoğunluğu en üst düzeyde oluyor. Ayrıca, toz oranı az olan ürünlerin demlenme süresi de daha kısa oluyor.
Üretim yeri: Çayın kalitesini belirleyen etkenler arasında üretim yeri de yer alıyor. Üretim yeri, çayın kalitesi ve lezzeti hakkında ipuçları barındırıyor. Tüketen kişinin zevkine bağlı olarak değişkenlik gösterse de Sri Lanka ve Almanya’da üretilen ürünler lezzetiyle öne çıkıyor.
Kokusu: Kaliteli çayın kokusu da yoğun oluyor. Yoğun bir koku çayın kalitesi hakkında fikir verebiliyor.
Saklama koşulları: Çayın saklandığı ortam, kalitesini muhafaza etmesi açısından önemli. Açık ortamda, rutubet ve nemin yüksek olduğu alanlarda satılan çaylar aromasını kaybediyor ve bayatladığı için tadı değişiyor.
Çayı uzun süre kalitesini ve aromasını kaybetmeden saklayabilmek için bazı püf noktalarına dikkat etmek gerekiyor. Bu püf noktaları şu şekilde sıralanabilir:
•Direkt gün ışığı görmeyen karanlık bir alanda saklanmalı.
•Kuru, hava geçirmeyen, cam bir kavanozda muhafaza edilmeli.
•Çay, genel yapısı itibariyle havadaki nemle beraber kokuları içine hapsediyor. Bu nedenle baharat gibi keskin kokulara sahip ürünlerle aynı yerde depolanmamalı.
•Kavanozdan çay alırken kuru bir kaşık kullanılmalı ve çayın nemlenmesinin önüne geçilmeli.
Çay demlemek kolay gibi görünse de bazı ayrıntılara dikkat etmediğiniz takdirde istenmeyen tatlarla karşılaşmanız muhtemel. İstediğiniz yoğunluk ve demi yakalamak için dikkat etmeniz gereken bazı noktalar var elbette.
Öncelikle çayı demlemeden önce çaydanlığı kireçten arındırmanız gerekiyor. Zira kireçli bir çaydanlık çayın tadını bozabiliyor. Kireçten arındırılan çaydanlığa yeterli miktarda su doldurmalı ve ocağın altını yaktıktan sonra demliğe bardak başına bir tatlı kaşığı kadar çay koymalısınız. Eğer Seylan çayı kullanacaksanız bardak başına bir çay kaşığı da yeterli olacaktır. Kaynayan suyu, çayın üzerini 4 parmak geçecek şekilde demliğe boşaltabilirsiniz. Ancak elbette bu miktarın çayı ne kadar demli sevdiğinize bağlı olarak değişebileceğini unutmayın. Demliğe su ekledikten sonra çaydanlığı tekrar su ile doldurarak ocağa koyun ve su kaynamaya başladığında ocağı kısın.
Çayın altını kıstıktan 5-6 dakika sonra demliğin ağzını açarak çayın çöküp çökmediğini kontol edin. Eğer tamamen çökmüş ve yüzeyde gezen çay yaprakları kalmamışsa bu, çayın hazır olduğu anlamına geliyor. Servis aşamasında yapılan en büyük hatalardan birisi de çay demlendikten sonra ocağın altını kapatmak. Çayın aromasını ve tazeliğini koruması için içtiğiniz süre zarfı boyunca altını en kısık ateşte açık bırakmalısınız.
Kafein tüketimini azaltmak isteyenler için elbette çay yerine tüketilebilecek başka içecekler de var. Kimyasal madde içermeyen kafeinsiz kahveler bu noktada iyi bir tercih olabilir. Ayrıca, kahve çekirdeği yerine kullanılan, tahıl taneleri öğütülerek hazırlanan özel kahveler de denenmeye değer.
Çinlilerin sıklıkla tükettikleri yeşil çay da kafein oranı açısından oldukça düşük ve siyah çaya iyi bir alternatif. Ot ve meyve çayları, özellikle bal ve limonla lezzetlendirildiğinde çay yerine tüketilebilecek içeceklerin başında geliyor.
Yaz sıcaklarında çay yerine alternatif içecek arayışındaysanız taze meyve suları, maden suyu, limonata gibi soğuk içeceklere yönelebilirsiniz.
Sayfayı Paylaş