Bul
App Store Google Play

Diyetkolik'i telefonunda kullan

sitede bul
Reklamsız Kullan
facebooktwitterlinkedinwhatsappmail
Diyetkolik Diyetisyenim 25.04.2024 7 dakikada okunur
yorumlar
1
kaydet

Sağlıklı böbrekler için diyet yaklaşımları

Böbreklerinizin ve karaciğerinizin sağlıklı beslenmesi demek vücudun detoksifikasyonu en iyi şekilde yapması ve daha sağlıklı hale gelmesi demek. Böbreklerine daha iyi bakmak için beslenme önerilerimizi incelemeyi unutma!

Sağlıklı böbrekler için diyet yaklaşımları

Kronik böbrek yetmezliği yaşayan bireyler yediklerine normaldekinden çok daha fazla dikkat etmelidir. Fakat bu böbrek hastalarının hayatını zindana çevirecek bir durum olmamalıdır. Hem böbrek sağlığını korurken hem de keyif aldığınız yiyecekleri içeren bir yemek düzeni oluşturmak mümkün. Nasıl mı? 

Öncelikle aşağıda belirttiğimiz ilk 3 adım böbrek hastalığı olan tüm bireyler için önemli adımlardır, diğer adımlarsa özellikle böbrek fonksiyonunun azalma evresine göre daha önemli hale gelebilir. 

Doğru beslenmenin ilk adımları

Adım 1: Daha az tuz ve sodyum içeren yiyecek ve içecekleri seçin.

Bir böbrek hastasının çoğu zaman sodyum düzeyleri yüksek seyreder. Bu da vücut için istenmeyen etkilere neden olabilir. Örneğin sodyum seviyesi yükseldikçe kan basıncı artar, belli düzeyin üzerindekikan basıncı ölüme dahi yol açabilir. Diyetiniz her gün 2300 miligramdan az sodyum içermelidir. Bunun için:

●Sık sık taze yiyecekler satın alın. Süpermarketlerde ve restoranlarda satın aldığınız birçok hazır veya paketlenmiş gıdaya ekstra sodyum eklenir.

●Sodyum oranı yüksek hazır gıdalar, ‘hızlı’ gıdalar, dondurulmuş akşam yemekleri ve konserve gıdalar yerine sıfırdan pişireceğiniz gıdalar alın. Kendi yemeğinizi hazırladığınızda içine ne gireceğini kontrol edip gönül rahatlığıyla tüketebilirsiniz.

●Yemeklere tuz yerine sodyum içermeyen baharatlar kullanın. Böylece daha lezzetli yemekler pişireceksiniz.

●Gıda paketlerinin besin içeriği etiketinde sodyum olup olmadığını kontrol edin. Eğer günlük değer yüzde 20 veya daha fazla ise, yiyeceğin sodyum oranı yüksek demektir.

●Dondurulmuş akşam yemeklerinin ve diğer hazır gıdaların düşük sodyumlu versiyonlarını deneyin.

●Konserve alacak olursanız yemeden önce bol suyla yıkayın. Böylece fazla sodyumu su ile arındırmış olacaksınız.

●Etiketlerde sodyumsuz, tuzsuz, düşük tuzlu gibi sözcükler içeren gıdaları tercih edin.

Adım 2: Doğru miktarda ve türde protein tüketin

Böbrek fonksiyonlarının korunması için protein tüketiminin kısıtlanması gerekebilir. Vücut protein tükettiğinde çok fazla atık çıkarır ve bu atıkları uzaklaştırmak için böbreklerin daha fazla uğraşması gerekir. Bu nedenle;

●Proteinli yiyeceklerden küçük miktarlarda tercih edin.

●Protein hem bitkisel hem de hayvansal gıdalarda bulunabilir. Çoğu insan her iki protein türünü de tüketir. Sizin için doğru proteinli yiyecek kombinasyonunu diyetisyeninizle konuşun.

Hayvansal proteinli gıdalar: Tavuk, balık, kırmızı et, yumurta, süt

Bitkisel proteinli gıdalar: Kurubaklagil (yarım bardak), kuruyemiş (çeyrek bardak), tam tahıllı ürünler(1 dilim ekmek eş değeri)

3. Adım: Kalbiniz için sağlıklı yiyecekleri seçin

Kan damarlarınızda, kalbinizde ve böbreklerinizde yağ birikmesini önlemeye yardımcı olmak için sağlıklı yiyecekler tercih edin. Bunun için:

●Yiyecekleri kızartmak yerine ızgara yapın veya fırında pişirin.

●Tereyağı yerine yapışmaz pişirme spreyi veya az miktarda zeytinyağı kullanarak pişirin.

●Yemekten önce etteki görünür yağları alın ve kümes hayvanlarının derisini çıkarın.

● Doymuş ve trans yağları sınırlandırmaya çalışın. Bunun için gıda etiketini okuma alışkanlığı kazanın.

Kalp dostu besinler: derisiz kümes hayvanları, yağsız kırmızı et, balık, kurubaklagil, sebzeler, meyveler, az yağlı süt-yoğurt-peynir

Bu süreçte alkolü sınırlamanızda büyük önem arz eder. Kadınlarda bir, erkeklerde iki kadehten fazla içilmesi önerilmez. Çok fazla alkol tüketimi karaciğere, kalbe ve beyne zarar verebilir ve ciddi sağlık sorunlarına neden olabilir.

Böbrek fonksiyonlarınız azaldıkça daha az fosfor ve potasyum içeren yiyecekler yemeniz gerekebilir. Sağlık uzmanınız kanınızdaki fosfor ve potasyum düzeylerini kontrol etmek için laboratuvar testlerini kullanacak ve siz de sonuçlar doğrultusunda diyetisyeniniz ile birlikte doğru yemek planınızı oluşturabileceksiniz.

Adım 4: Daha az fosfor içeren yiyecek ve içecekleri seçin 

Kronik böbrek hastalarında fosfor kanda birikebilir, kanda çok fazla fosfor bulunması kemiklerden kalsiyumu çeker, kemiklerin incelmesine, zayıflamasına ve kırılma olasılığının artmasına neden olur. Kandaki yüksek fosfor seviyeleri ayrıca ciltte kaşıntıya, kemik ve eklem ağrılarına da neden olabilir.

Bunun için:

●Paketlenmiş ürünlerin çoğunda fosfor eklenmiştir, ürün etiketlerinde fosfor veya PHOS içeren kelimeleri arayın.

●Şarküteri etleri ve bazı taze et ve kümes hayvanlarına fosfor eklenmiş olabilir. Kasaptan fosfor eklenmemiş taze etleri seçmenizde yardımcı olmasını isteyin.

Fosfor oranı düşük gıdalar:

Taze meyve ve sebzeler, ekmek, makarna, pilav, mısır ve pirinç tahılları

Fosfor oranı yüksek gıdalar:

Et, kümes hayvanları, balık, kepekli tahıllar, yulaf ezmesi, süt ürünleri, kurubaklagil, kuruyemişler, kuru meyveler

Sağlık uzmanınız, kanınızdaki fosfor miktarını azaltmak için yemeklerle birlikte bir fosfat bağlayıcı almanızı önerebilir. Fosfat bağlayıcı, midedeyken fosforu emmek veya bağlamak için sünger gibi davranan bir ilaçtır. Bağlandığı için fosfor kanınıza girmez. Bunun yerine vücudunuz fosforu dışkı yoluyla uzaklaştırır.

Adım 5 : Doğru miktarda potasyum içeren yiyecekleri tercih edin

Konserve meyve ve sebzeleri yemeden önce yıkayıp süzün.

Potasyum oranı düşük gıdalar: Elma, şeftali, havuç, yeşil fasulye, beyaz ekmek, makarna, beyaz pirinç, pirinç sütü, buğday gevrekleri, üzüm veya kızılcık suları

Potasyum içeriği yüksek gıdalar: Portakal, muz, patates, domates, kahverengi pirinç, kepekli tahıllar, süt ürünleri, tam buğday ekmeği ve makarna, fındık

Yeni yaklaşımlara göre böbrek diyeti

Yapılan çok sayıda araştırma, metabolik açıdan stabil olan ve diyaliz tedavisi almayan hastalarda beslenme tedavisi yaklaşımı protein tüketiminin azaltılması ve yakın izlemeyi desteklemektedir. Fakat protein tüketiminin hayvansal kaynaklardan mı yoksa bitkisel kaynaklardan mı gelmesi gerektiği tartışma konusudur. Çok sayıda araştırmada ne olursa olsun bitkisel protein tüketiminin temeli olsun veya olmasın KBH’li veya KBH riski taşıyan hastalar için daha fazla bitkisel gıda ve bitki proteini tüketmenin faydalarını destekleyen kanıtlar bulunmaktadır. Bunun nedeni olarak da bitki bazlı bir diyetin inflamasyonu ve üremik toksinleri azaltması ve lif alımını artırmasıyla birlikte bağırsak mikrobiyomunu iyileştirmesi gösterilmektedir.

Akdeniz, DASH,vegan ve vejetaryen diyetler gibi bitkisel gıdalarca zengin diyetler, daha düşük yandaş hastalık ve iltihaplanma ile ilişkilendirilmiştir. 2019'da yapılan bir araştırma, günde en az 800 gram veya yaklaşık beş porsiyon meyve ve sebze yemenin kalp koruyucu faydalar gösterdiğini bulmuştur. Ayrıca artan meyve ve sebze tüketiminin koruyucu ve anti-inflamatuar faydalarını ortaya koyan düzinelerce epidemiyolojik çalışmanın bulunmaktadır. Meyve ve sebzelerdeki fitokimyasallar ve antioksidanlar, KBH ile tetiklenen komorbid durumlara ve inflamatuar yanıt mekanizmalarına iyi gelmektedir.

Ayrıca hayvansal protein açısından zengin bir beslenmenin, metiyonin ve sistein gibi amino asitlerde bulunan ve sülfata oksitlenen organik kükürt nedeniyle asit üretimini desteklediği açıklanmıştır. Kanda çok fazla asit birikmesi veya diğer adıyla metabolik asidoz; böbreğin asitleri idrar yoluyla filtreleme ve ortadan kaldırma yeteneğinin azalması nedeniyle ortaya çıkan KBH'nin hem nedeni hem de sonucu olabilir. Vücut sıvılarında çok fazla asit bulunması, osteoporoza, insülin direncine ve diğer endokrin bozukluklarına, kas kaybına veya protein enerjisi israfına ve böbrek hastalığının kötüleşmesine neden olabilir. 2013 ve 2015'teki incelemelerde meyve ve sebzelerden zengin bir diyetin metabolik asidozun tedavisinde ve önlenmesinde faydalı olduğu ortaya çıkmıştır. 2012, 2013 ve 2014'te yayınlanan randomize kontrollü araştırmalar, metabolik asidozlu KBH evre 2, 3 ve 4'te daha fazla meyve ve sebze yemenin, oral sodyum bikarbonat kadar etkili olduğunu bulmuştur.

Bütün bu yazılanları okuduysanız aklınıza doğal olarak şu soru takılmış olabilir: ‘ Bitki bazlı beslenme böbrek hastalarında iyi sonuçlar veriyor ama fosfor ve potasyum açısından bitkisel gıdalar sıkıntı yaratmaz mı?’ Ancak araştırmalar, bitkisel besinlerdeki fosfor ve potasyumun biyoyararlanımının daha az olduğunu, yani vücudun bitki kaynaklarında bulunan tüm fosfor ve potasyumu absorbe edemediğini öne sürmektedir. 2018 yılında yapılan bir araştırma, et, kümes hayvanları ve balık gibi fosfor içeriği yüksek hayvansal proteinlerin, biyoyararlılığı daha yüksek olan fosfor ve potasyum içeriğine sahip olduğunu göstermiştir. Bunun bilimsel açıklaması ise şöyle: Bazı bitkisel gıdalardaki fosfor fitik asit formunda gelir ve bu insanlarda büyük ölçüde sindirilemez, çünkü fitik asidi biyolojik olarak daha kullanışlı bir fosfor formuna dönüştürmek için gerekli olan fitaz enziminden yoksundur.  Ayrıca bitkisel gıdalardaki yüksek lif hem fosfor hem de potasyum emilimini azaltmaya yardımcı olmaktadır. Ek olarak, yeni tanıtılan potasyum bağlayıcılar, hastaların serum potasyum düzeylerini aralık dahilinde tutmalarına ve aynı zamanda daha fazla bitkisel gıda yemelerine yardımcı olmaktadır.

Bununla birlikte, filizlenme, fermente etme ve pişirme gibi işlemler, fosforun biyoyararlanımını daha fazla hale getirebilir.

Kronik böbrek hastalığınız veya sınırlı bir böbrek fonksiyonunuz varsa, sağlık uzmanınız böbrek diyeti önerebilir. Böbrek diyetinde sizin kan bulgularınıza göre daha az miktarda sodyum, protein, potasyum veya fosfor bulunur.

Bu noktada bir uzmandan destek alarak size uygun böbrek diyetini öğrenebilirsiniz.

facebook twitter linkedin whatsappmail

İlk yorumu sen yap

Yorum yapan